Eutimio, Che’nin 26 Haziran Birlikleriyle bağlantısını sağlayan bir köylü milisti. Bir parça arazisi vardı Sierra Mestra Dağları’nın eteğinde. Bir gün önce Che’nin bulunduğu alanda şehirden gelen kuryeler karşılanıyordu. Şehir hareketinin önemli kişilikleri tarafından Küba Sosyalist Halk Partisi ile 26 Temmuz Hareketi’nin birleşmesi için son hazırlıklar yapılıyor, tartışmalar yürütülüyordu. Şehirden Küba Devrimi’nin önemli kadın militanlarından Vilma Aspin, Haydee Santa Maria ve hep Che’nin yoldaşı kalan Celia Shançez ile son bir görüşme yapılmıştı. Yine bu gece Armando Hart, Faustino Perez ile Frank Pais ile de devrimci süreç planlanıyordu. Amerikalı gazeteci H. Matews de gelmiş kısa görüşmeler yapmış ve birkaç fotoğraf çekmişti. Çektiği fotoğraflar daha sonra Batista generallerinden birinin diline düşmüş, Küba’da alay konusu olmuştu. Tüm bu görüşmelerden sonra Che’nin emriyle Eutimio, bir grup gerillanın kuşatmasıyla yakalanarak birliğe getirilir. Hemen ayak üstü kısa bir sorgulama yapılır. Eutimio Batista’nın adamlarına bazı bilgiler verdiğini itiraf eder. Batista askerlerinin kendisini karısı ve çocuklarıyla tehdit ettiğini de belirtir. Eutimio’nun son iki isteği oldu:
1. Çocuklarının ihtilalcilerin yardımıyla okutulması ve büyütülmesi,
2. Kurşuna dizilerek idam edilmesi.
Devrim onun son isteklerini karşıladı. Bir daha Eutimio adında bir milis olmayacaktı bu saflarda. Çocukları da er geç haberdar edilecekti bu eylemden… Bir diğer “hain” Moran da Eutimio ile birlikte üç gün ortadan kaybolmuştu. Yalnız olduğu bir zamanda kendisini yaraladığı iddia edilmiştir, Moran her ne kadar itiraz etse de onu da devrim, oracıkta bir daha anılmayacak biçimde cezalandırdı.
Bunları niye mi yazıyorum? Çünkü bu ülkede Che hem Türk soluna hem de soldan devşirme “sol açık”lara göre bir kahraman ama Kürt gerillalar yedi başlı devin en kötürüm, en haksız, en kaba saba unsurları. Şiddet karşıtı olmak sebepsiz değildir, Potomya manifestolarıyla da karşıt olunmaz. Şiddetin iyi olanı kötü olanı diye bir ayrıma da gitmiyorum, ama bildiğim şey kötülüğün evrensel bir alçaklık olduğu, insanlık tarihinin bu şiddeti haklı kılan, uygarlaşmanın sancısı sayan örnekleriyle dolu olduğu… Kurtlar bir koyun sürüsüne dalmışken kenarda durup izleyen eşek ya da köpek olamasanız, doğal haklılık dediğimiz şey burada devreye giriyor.
Urugay’da diktatörlük günlerinde genç bir devrimcini kolu kopartılıyor bir gösteri esnasında. Aynı genç tutuklanıyor, hapiste her isteğine karşı hapishane müdürüne dilekçe yazması gerekiyordu. Bu imkansızdı. Çünkü kopan sağ koluydu ve o da bir başka mahkemede yargılanıyordu. Bu gençten ne yapmasını beklerdiniz? Kolunu koparanlara merhamet mi göstermeliydi, ilk fırsatta hapishane müdürünün aracına bomba koymasını mı? 1996 yılında Burdur Cezaevi’nde Veli Saçılık’ı siz mi affedeceksiniz, yoksa onun mu devleti affetmesini bekliyorsunuz.
Şimdi bir kez daha soralım Arjantinli Ernesto’yu mu kahraman ilan edeceksiniz yoksa “Kürt Cheleri” mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder