Stephan Gerlach’ın Türkiye Günlüğü kitabından istihbarat notları…
Gerlach İstanbul'a elçi olarak gönderilen "Sonnegk ve
Preyburg Kontu" David Ungnad ile beraber, sefaret
heyetinin protestan vaizi olarak geldi ve beş seneden fazla İstanbul’da kaldı. kaldı. “Efendim” dediği
kişi David Ungnad’dır. Kendisi Kutsal Roma-Germen imparatoru I. Maximilian‘ın barış
elçisidir.
Saygıdeğer efendime habercilerinden birinin verdiği kesin bilgiye göre, Mehmed Paşa, Budin
ve Temeşvar'daki paşalara bir mektup göndermiş ve
onlara, silah ve erzaklarını takviye etmeleri talimatını vermiş. Hıristiyanlara karşı savaşıldığı dönemden beri toz toprak içinde bekletilmiş olan topları ortaya çıkartıp
yeniden dökmelerini, Sava ırmağı kıyısında bulunan
Belgrad ve Budin'in erzak depolarını yiyecekle
doldurmalarını buyurmuş. Demek ki onların barışı koruyacaklarına güvenmemek gerek. Saygıdeğer
efendim, Türklerin bize karşı uyguladıkları bu gibi kurnazca yöntemleri keşfedebilmek için masraftan kaçınmamaktadır.
Kendisinden önce gönderilen elçilerden hiçbiri bunu yapmamıştır. Böylece kah para ödeyerek, kah çeşitli akıl almaz yollardan, bu meseleleri bilen veya başkalarından öğrenebilen kişilerden, Türklerin başvurdukları hileler hakkında
bilgi toplamaktadır. Türklerden
Venedik, Lehistan, ErdeL, Fransa, İspanya ve Macaristan ile ilişkilerine
dair haberler de edinmektedir. Bu bilgi
kaynaklarının arasında iki Macar var ki, ilişkilerini ve haberlerini hemen hemen her gün Latince ve Macarca olarak
efendime göndermektedirler.
Budin
paşasının buradaki temsilcisi
olan Peşteli bir
kitip (secretarius), buradan efendisine gönderilen bütün mektupların
bir
kopyasını bize vereceğine ve böylece bizimkilerin bu bilgiler doğrultusunda önlem
almalarını sağlayacağına söz
verdi. Aynı şekilde padişahın zindanında
bulunan
bir Alman da,
tutsaklarla mektup alışverişini
gizlice
sağlamaktadır. Budin'
deki bir sipahi
ve 'bir yeniçeri aracılığıyla da
Gomorra' da bulunan Kielmann ile mektuplaşmak
mümkün
olmaktadır.
Efendim,
buradan dışarıya mektup
göndermek için pek çok yollar bulmuştur.
Bir
Türk haberci, ileteceği mektupları bir
kazmanın sapına gizlemektedir.
Kanije' deki yöneticinin hizmetkarı
olan
bir Ragusalı, tüccar
kılığına bürünüp, üzerine şüphe çekmeden başka Ragusalılarla birlikte bütün Türkiye'yi dolaşmaktadır. Ragusa
ve Venedik ile ilgili başka
haberciler
de vardır.
Bugün
Erdel'deki bir çavuştan mektup
aldık. Lehistan'daki
seçimlere altı aday
katılmış ve sonunda bir Lehistanlı asilzade seçilmiş. Ama seçilen kişi Lehistan tacını kabul etmek istemeyince, Erdel voyvodasını [Stephan Batory] seçmişler.
Fark edilme riskine karşı limonlu kağıtlar
12 Şubat'ta
paşa, efendimden bir talepte bulundu: İmparatora gönderilen mektuplar
önce paşaya okutulmalıymış. 14
Şubat'ta efendimin imparatora yollayacağı mektupların Türkçeye
çevrilmesi için paşa, [Divan tercümanı Frankfurtlu Ali Bey'i
bizim elçiliğe gönderdi.
Mektuplarda sakıncalı saydıkları herhangi
bir ifade bulamadılar. Oysa
tartışılan konular ve yaşanan olaylar bütün ayrıntılarıyla başka kağıtlara limon suyu ile yazdırıp Türklerin gözüne
batmayacak bir biçimde gizlendi. Kağıdın
üzerinde
bir tek harf bile görülmüyordu. Efendim nişanlısına
armağan olarak gönderdiği çeşit çeşit ipek kumaşlan bu kağıtlara sardı. İmparatora gönderilen mektubun satırları
arasına da bildirilmesini gerekli gördüğü
bazı haberleri gene limon suyu ile yazdırdı. Paşa bunları
fark etmedi.
Bugün efendimden öğrendiğime göre, Budin'de
bulunan yedi çavuş onun
hizmetindeymiş ve
bunlar mektupları iletmekle
görevlendirilmiş olup,
bu iş için
her birine IS veya 20 taler ödeniyormuş.
Eğer gizli bir mesaj
getirirler ya da götürürlerse, kendisine bunu bildiren bir not bırakmaları tembihlenmiş. Padişahın armağanları geldiğinde, efendim
paşadan bu çavuşların maaşlarını artırmasını rica
edeceğine dair söz vermiş, bu vaatle onlara kendi işini yaptırıyormuş. Efendimin
mektuplarını iletmek için Venedik
üzerinden geçen yol tercih ediliyor. Çünkü evvelce mektupların alıcının eline
geçmesi aylarca sürüyordu. Ama şimdi
balta
saplarına, şişelere veya temiz kağıt üzerine limon suyu ile yazılıp ipekli kumaşlara sarılarak 15 veya 10 günde yerine varmaları
mümkün oluyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder