Türk siyasetindeki
omurgasızlık Oslo sürecini hala doğru konuşamıyor olmamıza yön veriyor. Özellikle
faşist, ulusalcı ve cemaatçi oluşumların önemli bir bölümünün süreci
şeytanlaştırma girişimlerini kendi adıma kaygıyla izliyorum. İnsanda, bir daha
asla bu tip görüşmeler başlamayacak, fikrini/umutsuzluğunu perçinliyor. Kürtlere
bu süreçten sonra yapılan haksızlıkları biliyoruz. görüşmelerle şu veya bu
biçimde ilişkisi olan herkesi; avukatından gazetecisine, iş insanından
işçisine, köylüsünden aydınına hatta kimi Türk liberal-sol aydınlara uzanan
geniş bir cepheye yapılan operasyonlar sonucu tutuklama mekanizması devreye
girdi. Kürt siyasi hareketini bir silindir gibi ezmek istedi. Oslo’da, İmralı’da
beceriksiz kalan Türk devlet aklı bu beceriksizliğin faturasını legal, kısmen
yarı legal oluşumlara kesmek istedi. Ankara aklı bu süreçte başarısızdı çünkü
olaya başından beri hileli yaklaşmış. Gerçi bu hileli yolu zaman zaman
hükümetin bazı unsurları açıkça söylüyorlar. Bilindiği üzere Oslo, bir beklenti
yaratmıştı. Beklentiler somutlaşmayınca her kesimin de hayal kırıklığı büyük
oldu. Her muhatap yine kendi “dil”ince konuşmaya başladı, geldiğimiz nokta “günlük
birey ve toplum kaygılarını” aşan bir nokta. Devlet ve PKK savaşta cinnet
halini oynayan iki karaktere dönüştü. Devletin sorumluluğu birincil olduğu için
temel eleştirilerimizi devlete yöneltmekte,
FARC etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
FARC etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20 Eylül 2012
8 Eylül 2012
Kolombiya-FARC Barış Takvimi Devam Ediyor
6 Eylül 2012:
FARC’ın liderlerinden El Medico , 8 Ekim’de Oslo’da başlayacak barış
görüşmelerinde masaya otururken karşılıklı ateşkes isteyeceklerini belirtti.
2002 yılında yapılan görüşmelerde ateşkes ilan edilmiş ama her iki taraf da
bunu yeniden savaşmak için fırsata dönüştürmüştü. Barış görüşmelerinde Kolombiya hükümeti adına
devlet başkan yardımcısı Humberto de la
Calle ile ordu ve polis
şeflerinden birer üye, bir işadamı bir de barış komisyonu üyesi bulunacak. FARC
adına ise örgütün 6 kişilik dar merkez komitesi adına Ivan Marquez
ve beraberindeki militanlar hazır bulunacaklar. Uluslararası sivil toplum
kuruluşları ve insan hakları aktivistleri bu görüşmelerin kalıcı bir çözümle
sonuçlanmasından kuşku duyuyor. FARC,
yaptığı son açıklamada görüşmelerin kalıcı barış ile sonuçlanması için sonuna
kadar masada kalacağını deklare etti. Ateşkes olması halinde FARC’ın silahlı
güçlerini tasfiye edeceği de gelen bilgiler arasında. Kolombiya devlet başkanı
Santos ise ateşkes önerisine olumsuz cevap verdi. Yorumcular, bu olumsuz cevaba
rağmen fiili bir çatışmasızlığın esas alınabileceğini belirtiyor. 2002
yılındaki görüşmelerde silahsız bir bölge oluşturulmuş ama FARC, bölgeyi
örgütleme imkanı olarak kullanmıştı. Santos, bu gerçeği bildiği için daha
temkinli davranıyor. 3 Amerikan vatandaşını kaçırmakla sorumlu tutulan FARC’ın
eski gerilla komutanlarından Marco Leon
Calarca’nın
6 Eylül 2012
Kolombiya ve FARC Barış Takvimi
FARC (Fuerzas Armadas
Revolucionarias de Colombia) Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri-Halk Ordusu
1960’tan beri Kolombiya devletine karşı silahlı savaş veriyor. 150 bini aşan
toplam insan kaybı bu savaşın sonucudur. FARC, PKK ile kıyaslandığında PKK bu
örgütün yanında sivil toplum kuruluşu gibi kalır. Önümüzdeki Ekim ayında Oslo’da
Kolombiya hükümetiyle barış masasına oturacaklar. Her iki taraf da daha önce
defalarca denenmiş görüşmelerden bu defa kesin kalıcı çözüm umuyor. Bunu biz de
umuyoruz. Kolombiya devleti de Türk devletiyle kıyaslandığında FARC-PKK
korelasyonundaki gibi bir sonuç çıkmaz. Türk devleti, PKK’nin eline düşen
personelinin ölümünü arzularken Kolombiya hükümetleri genelde örgütle tutsak
değiş tokuşunu önermiş. Diğer yöntemlerde TR ile Kolombiya benzer savaş
uygulamalarına sahip. İki devletin de lejyonerleri, korucuları, karanlık
cinayet şebekeleri var. iki taraf için de devlet-bayrak-sermayenin kesinkes
korunması vazgeçilmezdir. İnternetten daha fazla bilgiye ulaşabilirisiniz. Barış
takvimini yazmak en doğrusu sanırım:
2004: Alvaro Uribe
hükümeti, FARC’a esir değişimi önerisi yaptı. Sadece 1 yıl önce Uribe hükümeti
teröristlerle pazarlık yapılamayacağını, ancak teslim olmaları durumunda
insaflı davranacağını açıklamıştı. Rehineler içinde bir politikacı, devlet
başkanı adayı Ingrid Betancourt,
Etiketler:
ateşkes,
FARC,
kolombiya barışı,
Santos,
uzlaşma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
self determinasyon,öz yönetim
20. Yüzyılda uluslararası hukukun en önemli kavramlarından birisi haline gelen selfdeterminasyon, dünya toplumunda yeni bir yapılanma ve tanımlama süreci başlatmıştır. Kavram, günümüz dünyasının siyasi haritasının belirlenişi ve bundan sonra geçirmesi muhtemel değişikliklere ilişkin olarak sıkça söz konusu olmaktadır. Önceleri siyasi bir ilke olduğu düşünülen
self-determinasyon kavramı hem BM 1966 İkiz Sözleşmeleri, hem BM Genel Kurul Kararları
hem de uluslararası hukukun diğer aktörlerinin kararlarıyla hukuki bir hak haline dönüşmüştür. İlk
ifade edilmeye başlandığı dönemlerde sadece sömürge yönetimi altındaki halklara tanınması öngörülürken Yüzyılın sonlarında Sovyetler Birliğindeki federe cumhuriyetlerin de selfdeterminasyon hakkından yararlanarak ayrıldıkları görülmüştür
öz yönetimin gerekçesi
Self-determinasyon fikrinin gelişmesine 20. yüzyılda bir taraftan Sovyetler Birliği’nin kurucusu olan Vlademir I. Lenin, diğer taraftan Birleşik Devletlerin
Birinci Dünya Savaşı sırasında başkanı olan Woodrow Wilson katkıda bulunmuştur. Lenin eserlerinde “ulusların Self-determinasyon hakkı” kavramınıortaya koymuş, bir ülkenin veya yerin ilhakının “bir ulusun Self-determinasyon hakkının ihlali” olacağını belirtmiştir. Bunun yanında Lenin, self determinasyonun ayrılmayı da kapsamakta olduğunu belirtmiştir. Hatta ilkenin
uygulanma yöntemlerinden birincisi bu yoldu.Wilson ise arasında “Selfdeterminasyon” kelimesi tam olarak geçmese de altı tanesi Self-determinasyon ile ilgili 14 ilke ilan etmiştir. Konuşmalarında savaştan yenik çıkan milletlerin, küçük milletlerin ve sömürge altındaki halkların da kaderini tayin hakkı olduğunu ifade ederek, bundan böyle uluslararası sistemin güç dengesine değil,
etnik kaderini tayin ilkesine dayandırılması gerektiğini vurgulamıştır.
Reel Politik
Osmanlı Leaks
Pages
öz yönetimin tarihi
Kavramın ilk kullanımı 1581 yılında Hollanda’nın İspanyol krallarının kendilerine karşı zulüm yaptıkları
gerekçesiyle İspanya’dan bağımsızlığını ilan etmesiyle olmuşsa da 18. yüzyılın ikinci yarısına yani 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve 1789 tarihli Fransız İnsan ve Vatandaşlık Hakları Beyannamesine kadar bir gelişme gösterememiştir. 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile Amerikan halkı dış bir yönetim, yani İngiltere tarafından idare edilmeye razı olmayacağını bildirmişlerdir. Bunun sonucu olarak ulusal self-determinasyon talebiyle ortaya çıkan ilk sömürge halkı olmuşlardır.