Social Icons

.

Pages

beyinsizlik ve taraf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
beyinsizlik ve taraf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mayıs 2012

Özgür Gündem’den Sansür! Bu Yazımı Yayımlamadılar, Sebep: Çok Özgürlükçüsün


Son günlerde yaşanan çatışmalı süreçte bir daha görüldü ki başbakanımızın ve iktidar partisinin özgürlüklerini kısıtlamaya yönelik “Batı tandanslı, ahlaksızlar” merkezli anayasal baskı ve mahalle baskısı var. Mesela başbakanımız, ulusumuzun geleceğini tehlikede görüyor. Bunu her fırsatta dile getiriyor. Sanırım  Türk nüfusunun azaltılması gibi bir insanlık suçunu tüm uluslararası devlet kurumları, sivil toplum dernekleri, insan hakları kuruluşları, basın örgütleri MOSSAD ve KCK’nin başını  çektiği istihbarat ve silahsız örgütler planlı ve sinsi bir çalışma olarak yürütüyorlar. Başbakanımızın düşüncesini ifade etme hürriyetini kısıtlıyorlar. Bunu yaparken içerideki komprador, işbirlikçi, hain kişi ve kurumları seçiyorlar. Zaten bu hainlerin geçmişi araştırılsa bir şekilde 2.göbek Lenin’e, Trocki’ye 3.göbek bir başka Yahudi olan Marx’a çıkar. Elbette başbakanımızın sinirli, öfkeli hali eleştirilecek bir durumdur. Ama Tanrı aşkına BDP’nin çıkıp Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerinden söz etmesinin yanında bu patlamaya hazır bomba gibi  görüntü veren başbakanımızın suratının ne önemi olabilir ki? Tarihte, başbakanının ağzı köpürüyor, salya sümük azınlık partisine saldırıyor diye hangi millet yıkılmış? Ama açın Alman tarihini okuyunuz,  kürtaj yaptıkları için ikiye bölünmüşler.

self determinasyon,öz yönetim

20. Yüzyılda uluslararası hukukun en önemli kavramlarından birisi haline gelen selfdeterminasyon, dünya toplumunda yeni bir yapılanma ve tanımlama süreci başlatmıştır. Kavram, günümüz dünyasının siyasi haritasının belirlenişi ve bundan sonra geçirmesi muhtemel değişikliklere ilişkin olarak sıkça söz konusu olmaktadır. Önceleri siyasi bir ilke olduğu düşünülen self-determinasyon kavramı hem BM 1966 İkiz Sözleşmeleri, hem BM Genel Kurul Kararları hem de uluslararası hukukun diğer aktörlerinin kararlarıyla hukuki bir hak haline dönüşmüştür. İlk ifade edilmeye başlandığı dönemlerde sadece sömürge yönetimi altındaki halklara tanınması öngörülürken Yüzyılın sonlarında Sovyetler Birliğindeki federe cumhuriyetlerin de selfdeterminasyon hakkından yararlanarak ayrıldıkları görülmüştür

öz yönetimin gerekçesi

Self-determinasyon fikrinin gelişmesine 20. yüzyılda bir taraftan Sovyetler Birliği’nin kurucusu olan Vlademir I. Lenin, diğer taraftan Birleşik Devletlerin Birinci Dünya Savaşı sırasında başkanı olan Woodrow Wilson katkıda bulunmuştur. Lenin eserlerinde “ulusların Self-determinasyon hakkı” kavramınıortaya koymuş, bir ülkenin veya yerin ilhakının “bir ulusun Self-determinasyon hakkının ihlali” olacağını belirtmiştir. Bunun yanında Lenin, self determinasyonun ayrılmayı da kapsamakta olduğunu belirtmiştir. Hatta ilkenin uygulanma yöntemlerinden birincisi bu yoldu.Wilson ise arasında “Selfdeterminasyon” kelimesi tam olarak geçmese de altı tanesi Self-determinasyon ile ilgili 14 ilke ilan etmiştir. Konuşmalarında savaştan yenik çıkan milletlerin, küçük milletlerin ve sömürge altındaki halkların da kaderini tayin hakkı olduğunu ifade ederek, bundan böyle uluslararası sistemin güç dengesine değil, etnik kaderini tayin ilkesine dayandırılması gerektiğini vurgulamıştır.

Pages

öz yönetimin tarihi

Kavramın ilk kullanımı 1581 yılında Hollanda’nın İspanyol krallarının kendilerine karşı zulüm yaptıkları gerekçesiyle İspanya’dan bağımsızlığını ilan etmesiyle olmuşsa da 18. yüzyılın ikinci yarısına yani 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve 1789 tarihli Fransız İnsan ve Vatandaşlık Hakları Beyannamesine kadar bir gelişme gösterememiştir. 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile Amerikan halkı dış bir yönetim, yani İngiltere tarafından idare edilmeye razı olmayacağını bildirmişlerdir. Bunun sonucu olarak ulusal self-determinasyon talebiyle ortaya çıkan ilk sömürge halkı olmuşlardır.