Social Icons

.

Pages

3 Haziran 2012

Türk Entelektüellerindeki Sömürgeci Kibri Söküp Atma Üzerine


Türk sömürgeciliğinin en güçlü ama en aşağılıkça yönlerinden biri sanırım psikolojik kibirdir. Bu öyle bir kibir ki generalinden, siyasetçisine; ondan aydınına, entelektüellerine ve sanatçılarına sirayet etmiştir. Haber programlarında BDP’li bir Kürt’ü karşısında gören ikinci sınıf bir sunucu bile BDP’linin alttan alan, germeyen üslubunu fırsat bilip anında “Siz neden…” diye başlayan azarlamalı sorularıyla bir tartışmanın içine eder. Bir başkası “Demokrasi, özgürlük, şiddet karşıtlığı, temel haklar, vicdan, din, sosyalizm” diye yana yakıla lafa başlar ama asla Kürdistan, Kürtçe, self determinasyon, ulusların doğal ve siyasi hakları üzerine somut bir şey söylemez. Bunların en uyanıkları da IRA ve İngiltere barışını sadece duymuşlardır. Bunun üzerinden konuk ya da tartışmacı değil, siyasi bir rakip olarak gördükleri Kürt siyasetçileri güya sıkıştıracaklarını sanırlar. Sonra çoğu zaman kayaya çarpmış kaplumbağa gibi  olurlar: Gürültü, sessizlik ve fırsatçılık…  Bu sömürgeci pislik çevre Kürtleri artık filmlerde, dizilerde, haber bültenlerinde, romanlarda, öykülerde, şiirlerde, sokaklarda eski Türklük kibriyle aşağılayamadığı için derin bir travma yaşıyor, lakin şansızlıkları bunun farkında olmamaları… Akademisyenleri de böyle…
 1998 Hayırlı Cuma (Good Friday) anlaşmasıyla ne oldu?
·         Bilindiği gibi 1969 ;Derry çatışmasıyla İrlanda’da IRA tekrar faal siyasi ve askeri hareketliliğini başlattı. 1972’de sömürgeci İngiliz hükümeti ile onun işbirlikçileri Ulster, yasadışı şekilde Kuzey İrlanda parlamentosunu feshetti. Ardından büyük bir savaş başladı. Binlerce insan yaşamını yitirdi. Daha fazlası bu iklimden şu veya bu biçimde zarar gördü. Tarih 1998 yılını gösterdiğinde barış çalışmaları somutlaştı. Bu, sadece bir silahsızlandırma programı değildi, çift taraflı şiddetsizlik anlaşmasının yanı sıra siyasi, sosyal, kültürel hakların genişletilmesine yönelik bir anlaşmaydı da… Good Friday anlaşmasının bazı maddeleri ve yorumları:
·         İngiliz ve İrlanda parlamentolarında kabul edilen bir yasayla militanlar herhangi bir yasal takibata uğramadan silahsızlandırılacaklardır. Bu yasayla Kuzey İrlanda’da 3700 ölümlü vakıada kullanılan silahların hiçbiri balistik incelemeye tabi tutulmayacaktır. IRA ile herhangi bir bağları olmadıkları halde sömürgeciler tarafından katledilen yüzlerce İrlandalının yakınlarından en üst düzeyde özür dilendi. 
·         (Habur sürecinde silahlı eylemleri olmayan militanlara Türk devletinin reva gördüğü cezacılığını bir yana bırakırsak bu yönlü yasal bir çalışmanın zemini bile hazırlanmamıştı. PKK iki defa barış görüşmelerinin önünü açmak için centilmenlik yapıp onlarca militanını Türkiye’ye teslim etmişti. Çoğu ceza aldı. İngiltere ise centilmenliği devlet aklı olarak kendisine layık gördü, 1998 Belfast görüşmelerinde dört IRA militanını serbest bıraktı görüşme süreçlerine dolaylı katılmalarını sağladı. Sinn Fein IRA ile organik bağı olan bir siyasi parti. Hatta G. Adams’tan sonraki en yetkili yöneticisi Martin McGuinness 1970’lerin en genç ve aktif IRA yöneticilerindendir. Kendisi de 1972 görüşmelerine İngilizlerle görüşen IRA heyetindedir.)
·         Bu anlaşmayı takiben 7 yıl sonra IRA, militanlarının büyük çoğunluğunun serbest kalmasıyla silahlarını bağımsız bir komisyona teslim etti. İngiltere lehine kontra faaliyet yürüten Ulster güçleri de aynı komisyona silahlarını teslim ettiler. Bu süreç 13 yıldır devam ediyor. Silahların niteliği ve miktarı hakkında bilgi verilmiyor. Sadece yeminli kişiler silahların imha edildiğine dair bilgilendirme yapıyor.. Bu süreçte 3000’e yakın IRA militanı serbest bırakılmış, dışarıda kalanlar ise soruşturmalardan muaf tutulmuştur. İngiliz hükümeti 1969 Dery katliamından ötürü en üst düzeyde özür dilemiştir.

  • ·         Kuzey İrlanda’nın Güney İrlanda ile birleşmesi daha sonraki zamanlarda yapılacak referandumla belirlenecektir. İngiltere hükumeti, İrlanda halkının öz yönetim (Self determinasyon) hakkına saygılıdır. Bu ibare de Good Friday metninde yer almaktadır.
·         " İngiltere bir parçası olarak mı yoksa birleşik bir İrlanda parçası olarak mı gelecekte, Kuzey İrlanda üzerinde otorite ile ilgili hükümet adına titiz bir tarafsızlıkla "orada  kimliklerin ve geleneklerin çeşitliliği ve tam olarak saygı ilkeleri ve eşitliği, sivil, siyasi, sosyal ve kültürel hakların her türüne saygıyı esas alarak ileride referandum yapılacaktır. Good Friday tarafları  Tüm yurttaşlar için ayrımcılığa karşıdır.  Kimlik, kültür ve her iki toplumun özlemleri "için adil ve eşit muamele özgürlüğünü savunur.

  • ·             Kuzey İrlanda’daki tüm insanların "doğuştan" ve sonradan tanınan, aynı zamanda hem İngiliz ve İrlanda vatandaşı olma haklarını ise ya   İrlanda ya İngiliz, ya da her ikisi olarak kabul etmelerini yasal güvenceye alır.
  • ·         İngiliz hükumeti, İrlanda 1920 Hükümet Yasasını İngiltere Parlamentosu tarafından yürürlükten kaldırılmasını sağlamak için taahhütte bulunur. ( 1920 Hükümet Yasası’na göre Kuzey İrlanda, Güney’den bağımsız olarak İngiltere’ye bağlıdır. Bu yasa zaten Kuzey İrlanda’da yaşayan Katoliklere baskıyı da anayasal baskı çerçevesine almıştır. İngiltere bu uygulamadan vaz geçme fedakarlığını göstermiştir. Yüzyıllık asimilasyon hakkını en doğal hakkı olarak gören Türk hükümetlerinin tavrı ise sahtekarcadır. Başta bu sorunu çözmek isteyen AKP’ninki… Diğer hükümetlerin zaten böyle bir derdi yoktu. Onlar her daim asimilasyonun kesinkes başarısından yanaydılar. Yenildiler.)
  • ·         İngiltere’nin Kuzey İrlanda topraklarındaki siyasi, adli ve askeri yetkisi daraltılacak. Yetkilerin önemli bir bölümü kurulacak Kuzey İrlanda parlamentosuna devredilecektir.
  • Parlamento kuruluş sürecini 2007’de tamamlamıştır. Bağımsız seçimler yapılmıştır. Siyasi
  • süreçler Kuzey’in iç sorunları olarak tartışılmaya devam etmektedir.
·         Kuzey İrlanda İnsan Hakları Komisyonu kurulmalıdır. Bu komisyon insan hakları ihlallerini AHİS sözleşmelerini dikkate alarak incelemelidir. Bu komisyon, cinsel yönelim, cinsiyet,  ırk, engellilik, yaş, medeni durum din ve siyasi görüş ile ilgili olarak fırsat eşitliğini teşvik etmek ihtiyacını esas alarak çalışmalarını yapar. (PKK’nin öteden beri Türk Devletine Hakikatler Komisyonu çağrısı gözden kaçırılmamalı.)
Bazı maddeler böyle. 1998’den sonra barış sürecinin tıkandığı her durumda, yani İngilizlerin hile yaptığı anlarda IRA büyük ve sert eylemler yapmıştır. Buna rağmen İngiliz hükümeti ve kamuoyu sürecin devamına ısrar etmiştir. Kürtlerin doğal ve siyasi haklarına, en başta siyasi statüsüne saygı duymadan, onların silahlı hareketlerine muhatap saygısı duymadan yapılacak her barış çağrısı ancak üçüncü sınıf bir Türk entelektüeli imanı olur ki çöpe atılmalıdır.




Hiç yorum yok:

self determinasyon,öz yönetim

20. Yüzyılda uluslararası hukukun en önemli kavramlarından birisi haline gelen selfdeterminasyon, dünya toplumunda yeni bir yapılanma ve tanımlama süreci başlatmıştır. Kavram, günümüz dünyasının siyasi haritasının belirlenişi ve bundan sonra geçirmesi muhtemel değişikliklere ilişkin olarak sıkça söz konusu olmaktadır. Önceleri siyasi bir ilke olduğu düşünülen self-determinasyon kavramı hem BM 1966 İkiz Sözleşmeleri, hem BM Genel Kurul Kararları hem de uluslararası hukukun diğer aktörlerinin kararlarıyla hukuki bir hak haline dönüşmüştür. İlk ifade edilmeye başlandığı dönemlerde sadece sömürge yönetimi altındaki halklara tanınması öngörülürken Yüzyılın sonlarında Sovyetler Birliğindeki federe cumhuriyetlerin de selfdeterminasyon hakkından yararlanarak ayrıldıkları görülmüştür

öz yönetimin gerekçesi

Self-determinasyon fikrinin gelişmesine 20. yüzyılda bir taraftan Sovyetler Birliği’nin kurucusu olan Vlademir I. Lenin, diğer taraftan Birleşik Devletlerin Birinci Dünya Savaşı sırasında başkanı olan Woodrow Wilson katkıda bulunmuştur. Lenin eserlerinde “ulusların Self-determinasyon hakkı” kavramınıortaya koymuş, bir ülkenin veya yerin ilhakının “bir ulusun Self-determinasyon hakkının ihlali” olacağını belirtmiştir. Bunun yanında Lenin, self determinasyonun ayrılmayı da kapsamakta olduğunu belirtmiştir. Hatta ilkenin uygulanma yöntemlerinden birincisi bu yoldu.Wilson ise arasında “Selfdeterminasyon” kelimesi tam olarak geçmese de altı tanesi Self-determinasyon ile ilgili 14 ilke ilan etmiştir. Konuşmalarında savaştan yenik çıkan milletlerin, küçük milletlerin ve sömürge altındaki halkların da kaderini tayin hakkı olduğunu ifade ederek, bundan böyle uluslararası sistemin güç dengesine değil, etnik kaderini tayin ilkesine dayandırılması gerektiğini vurgulamıştır.

Pages

öz yönetimin tarihi

Kavramın ilk kullanımı 1581 yılında Hollanda’nın İspanyol krallarının kendilerine karşı zulüm yaptıkları gerekçesiyle İspanya’dan bağımsızlığını ilan etmesiyle olmuşsa da 18. yüzyılın ikinci yarısına yani 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve 1789 tarihli Fransız İnsan ve Vatandaşlık Hakları Beyannamesine kadar bir gelişme gösterememiştir. 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile Amerikan halkı dış bir yönetim, yani İngiltere tarafından idare edilmeye razı olmayacağını bildirmişlerdir. Bunun sonucu olarak ulusal self-determinasyon talebiyle ortaya çıkan ilk sömürge halkı olmuşlardır.