Social Icons

.

Pages

30 Haziran 2012

Katalonya'nın küllerinden Kürdistan'ı düşlemek



"Katalonya'ya gelince, Trotskistlerin ve Anarkosendikalistlerin temizlenmesine başlanmıştır; temizlikler, tıpkı SSCB'deki gibi ve aynı enerjiyle yürütülecektir." Pravda gazetesi 1936 yılının 16 Aralık günü bu satırları yazdığında İberya yarımadasının kuzey doğusunda anarşistler CNT [1] ve FAI [2] önderliğinde yerel komünler kurmuştu. Kılıç-Haç ittifakının ayaklanması ise sürüyordu. POUM [3], Aragon cephesinin hakimi olmuştu. Madrid'de Halk Cephesi güçleri devrimci demokrasiyi uygulama imkanı bulmuştu. Katalonya'nın Barselona, Girona, Lleida ve Tarragona kentleri artık halk meclisleri ile doğrudan temsillerle yönetiliyor ve yeni bir devletin otoritesi de reddediliyordu. Aynı günlerde CNT'nin yayın organı Solidaridad Obrera'da, "Devrimci devlet olmaz, tüm devletler özünde gericidir" sloganıyla toprakların kolektifleştirilmesi, liberter kadın komitelerinin kurulması, açık özgür eğitim
kurumlarının oluşturulması, hapishanelerin kesinkes kapatılması, doğanın korunması gerekliliği üzerine yoğun tartışmalar gerçekleştiriliyordu. Fabrikalar  doğrudan işçilerin yönetimine giriyor, kiliselerin gereksiz kurumlar olduğu söyleniyor, toplantılarla İspanya halklarının yüzyıllardır itaat ettiği kılıç-haç motiflerinin otoritesi yerle bir ediliyordu.

Katalonya'da tüm bu sınıf(sız)sal iktidar çalışmaları ulusal otonominin kazanılmasıyla başarıldı. 1919 yılında Katalan anayasacıların geliştirmiş olduğu, 1928'de olgunlaştırdıkları Katalonya Özerklik Anayasası yapıcıları aynı yıl Havana'ya sürgüne gönderileceklerdi. 1931 serbest seçimlerinden sonra cumhuriyetçi hükümet başa gelecek ve 1932 yılında Katalonya dahil birçok bölge otonomi ilan edecekti. George Orwell de 1936 yılında makale yazmak için gittiği Katalonya'da milise katılır, şu satırları yazar: "İspanya'ya gazete makaleleri yazma fikriyle gelmiştim. Fakat aniden milise katıldım. Çünkü o sırada ve o atmosferde, yapılabilecek tek makul iş buymuş gibi gelmişti. Anarşistler Katalonya'da hâlâ fiilî denetimi
ellerinde tutuyorlardı ve devrim henüz en canlı safhasını yaşıyordu. İşin başından beri orada bulunan birisine, aralıkta hatta ocakta bile, devrim dönemi nihayete eriyormuş gibi görünebilirdi. Ama, dosdoğru İngiltere'den gelen biri için Barselona'nın görünümü şaşırtıcı ve kuşatıcıydı. İsçi sınıfının eyer üstünde oturduğu bir şehri ilk kez görüyordum. Küçüklü büyüklü bütün binalar fiilen işçiler tarafından zapt edilmiş ve kızıl (bayraklarla ya da Anarşistlerin kırmızı-siyah bayraklarıyla donatılmıştı. Her duvara orak-çekiç ve devrimci partilerin isimlerinin bas harfleri çiziktirilmişti." 

Genelde İspanya'da özelde Katalonya'da "açlıklarında hükmedenlerin" demokrasisi kurulmuştu. Senyörler boş yere atlarının sırtında pejmürde yoksullara seçim listeleri ve birkaç madeni para sunuyorlardı. Aynı yıllarda Victoria Kent adlı bir Radikal Sosyalist Partisi Madrid milletvekili avukat, tüm hapishaneleri boşaltıyor, çalışma atölyelerine dönüştürüyor; pranga, zincir ve demirleri eritiyor, onlardan büyük bir Concepcion Arenal heykeline dönüştürüyordu. Buna karşı darbeci generaller de boş durmuyordu. Onlara göre tüm bu uygulamaların sorumluları Bakü'de bir petrol kuyusunda yaşıyor ve oradan komünistlere talimatlar veriyordu. İspanya bu yüzden kızıl şeytanların eline geçmişti. Tütsü haçlılarına göre kızılların yok edilmesi gerekiyordu. Hapishanelerdeki mahkumlar keyif çatıyor, okullarda artık Adem-Havva ezberleri terk ediliyor, yüce İsa'nın yeryüzü temsilcilerinin saygınlıkları yok ediliyordu. General Gabriel Salgoda'ya göre, "Kadınlar sanki erkekler gibiymiş gibi oy kullanıyordu, boşanmalar kutsal kilisenin otoritesini zedeliyordu".
Bundan sonrası 1978 yılına kadar devam edecek faşist diktatörlüğün başlangıcı olacaktı. Eduardo Galeano, Aynalar'da şöyle yazacaktı:
Generaller generali Francisco Franco: Her ne pahasına olursa olsun İspanya'yı Marxizmden kurtaracağım. (Arkasına aldığı binlerce faşist İtalyan ve onlarca Alman savaş uçağıyla Guernica'yı bombaladı, 1934 yılında ise emrine aldığı Faslı lejyonerler ve Falanj İspanyollarla Asturias komününü binlerce ölüye rağmen dağıtacaktı.)
Bir başka general Jose Millian Astary: Yaşasın ölüm!
General Emilio Mola: Halkçı Cepheyi açıkça ya da gizlice destekleyen herkes kurşuna dizilmelidir.
General Gonzalo Quespio: Mezarları kazmaya başlayın!
Tarihe iç savaş olarak geçen aslında serbest seçimlere karşı generallerin, falanjistlerin, lejyonerlerin, milliyetçilerin, ulusalcıların, dincilerin (bu kadar geniş bir ittifaka rağmen 1936 seçimlerinde yüzde 41 oy aldılar) darbesi olarak anılacak bir süreç başladı. İç savaş hükümet darbesinin tetiklediği kan gölünün adıdır. Konuşma dili bu şekilde savunulan demokrasiyle ona saldıran askeri darbeyi, milisle askeri, halk oyu ile seçilmiş olan hükümetle tanrının tarafından görevlendirileni aynı kefeye koymaktadır. Faşistlerin dili, kirli propagandası hiç değişmemiştir, dünyanın her yerinde aynı oklardan zehir fırlatırlar. Bask direniş merkezi Gernika (Guernica) bombalandığında Pablo Picasso Paris'tedir. Gernika Alman uçaklarınca bombalandığında Franco, "Asturyaslı komünistlerin şehri yakıp yıktığını" iddia edecekti. (Yerli Francoların Roboskî katliamından aklanma teorileri hala faşistlerin o yalancı, pislik huylarını devam ettirdiğini gösterir.) Almanya, daha sonra başlatacağı savaşın provasını İspanya'da yapmıştı. Ne ironidir ki İspanya devriminin sonunu hazırlayan iç etmenlerden Stalinci sosyalizm bir başka cephede Alman faşizmini yenilgiye uğratıyordu.

Katalonya Özerklik Yasası



Genel hükümler


Madde 1
1. Bir millet olarak Katalonya, Anayasa ve kurumsal normunun temeli olan bu yasa uyarınca özerkliği yerine getirmek için kendisini Özerk bir Topluluk olarak oluşturur. 

2. Özerk Hükümet Katalonya özerkliğinin politik olarak etrafında örgütlendiği bir kurumdur.

3. Özerk Hükümetin gücü Anayasa, bu yasa ve halktan gelmektedir.




Madde 2
 Özerk bir Topluluk olarak Katalonya'nın bölgesi bu yasa yayınladığında Barselona, Girona, Lleida ve Tarragona illerinin oluşturduğu alandır.




Madde 3
1. Katalonya'ya özgü dil, Katalancadır.

2. İspanya Devleti'nin resmi dilinin İspanyolca (Castilian) olması gibi Katalanca Katalonya'nın resmi dilidir.




[1] CNT (Confederación Nacional del Trabajo): Ulusal Emek Federasyonu, 1910 yılında bir dergi etrafında örgütlenen işçilerce Barselona'da kuruldu. 1919 yılında onbinlerce üyesi oldu. Gizliliğe dikkat etti. 1931 seçimlerini boykot etti. 1936 yılında seçimlerde üyelerini serbest bıraktı. Halk Cephesi'ni destekledi. 1937'de milyonlarca üyesi oldu. Bakunin'in tezlerini savundu. Kendilerine liberter komünistler diyen anarşistlerin örgütüydü.
[2] FAI (Federación Anarquista Ibérica): CNT içinde örgütlenen anarşistlerin kurduğu birimdir. Savaşta ilk kurulduğu dönemlerde ılımlı ve uzlaşmacı liderliğe karşı devrimci muhalefetin odağı olmuş, birçok grevi CNT liderliği onaylamasa bile desteklemiş veya başlatmıştır. Bu tavrı yüzünden liderlikteki reformist kanat yüzünden maceracılıkla suçlanmıştır. Ağır eleştiriler almıştır. Daha çok devrimin iktisadi ve sosyal yönüne dair teorik tartışmalar yapmıştır.
[3] POUM (Partido Obrero de Unificación Marxista): Birleşik Marxist İşçi Partisi, 1935 yılında Troçkist sosyalistlerce kurulmuştur. Kısa zamanda milis düzeyinde örgütlenerek Kılıç-Haç ittifakına karşı önemli başarılar kazanmıştır. Katalonya ve Madrid cephesinde savaştılar. Daha sonra Stalinci sosyalistler ve cumhuriyetçi düzen örgütleri tarafından faaliyetleri yasaklandı. Dağıldı.

Hiç yorum yok:

self determinasyon,öz yönetim

20. Yüzyılda uluslararası hukukun en önemli kavramlarından birisi haline gelen selfdeterminasyon, dünya toplumunda yeni bir yapılanma ve tanımlama süreci başlatmıştır. Kavram, günümüz dünyasının siyasi haritasının belirlenişi ve bundan sonra geçirmesi muhtemel değişikliklere ilişkin olarak sıkça söz konusu olmaktadır. Önceleri siyasi bir ilke olduğu düşünülen self-determinasyon kavramı hem BM 1966 İkiz Sözleşmeleri, hem BM Genel Kurul Kararları hem de uluslararası hukukun diğer aktörlerinin kararlarıyla hukuki bir hak haline dönüşmüştür. İlk ifade edilmeye başlandığı dönemlerde sadece sömürge yönetimi altındaki halklara tanınması öngörülürken Yüzyılın sonlarında Sovyetler Birliğindeki federe cumhuriyetlerin de selfdeterminasyon hakkından yararlanarak ayrıldıkları görülmüştür

öz yönetimin gerekçesi

Self-determinasyon fikrinin gelişmesine 20. yüzyılda bir taraftan Sovyetler Birliği’nin kurucusu olan Vlademir I. Lenin, diğer taraftan Birleşik Devletlerin Birinci Dünya Savaşı sırasında başkanı olan Woodrow Wilson katkıda bulunmuştur. Lenin eserlerinde “ulusların Self-determinasyon hakkı” kavramınıortaya koymuş, bir ülkenin veya yerin ilhakının “bir ulusun Self-determinasyon hakkının ihlali” olacağını belirtmiştir. Bunun yanında Lenin, self determinasyonun ayrılmayı da kapsamakta olduğunu belirtmiştir. Hatta ilkenin uygulanma yöntemlerinden birincisi bu yoldu.Wilson ise arasında “Selfdeterminasyon” kelimesi tam olarak geçmese de altı tanesi Self-determinasyon ile ilgili 14 ilke ilan etmiştir. Konuşmalarında savaştan yenik çıkan milletlerin, küçük milletlerin ve sömürge altındaki halkların da kaderini tayin hakkı olduğunu ifade ederek, bundan böyle uluslararası sistemin güç dengesine değil, etnik kaderini tayin ilkesine dayandırılması gerektiğini vurgulamıştır.

Pages

öz yönetimin tarihi

Kavramın ilk kullanımı 1581 yılında Hollanda’nın İspanyol krallarının kendilerine karşı zulüm yaptıkları gerekçesiyle İspanya’dan bağımsızlığını ilan etmesiyle olmuşsa da 18. yüzyılın ikinci yarısına yani 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve 1789 tarihli Fransız İnsan ve Vatandaşlık Hakları Beyannamesine kadar bir gelişme gösterememiştir. 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile Amerikan halkı dış bir yönetim, yani İngiltere tarafından idare edilmeye razı olmayacağını bildirmişlerdir. Bunun sonucu olarak ulusal self-determinasyon talebiyle ortaya çıkan ilk sömürge halkı olmuşlardır.