Çok ünlü, çok önemli bir yazarımız bir sabah
kalkıyor ve gece bir rüya gördüğünün farkına varıyor. Rüyasında memleketi için
kaygılanan, bedenine, ruhuna, beynine, orasına burasına hücum eden hümanizma
onun Mevlana ve Şems’den kalan üstün duygularını kaşıyordu. “Bu derin memleket sevgisini” gazetenin
birinde kendisine mülk verilmiş
köşesinde aktarmak da gönül borcuymuş. Edebiyatın tanrıçası bir sabah uyandı
bizi düşündü her nasılsa! Yatağından kalkmadan şöyle bir gerindi, esnedi, kızıla
çalan saçlarını geriye savurduğunda dünyanın fır fır döndüğünü idrak etti. Zeytin
gözleri, baygın bakışlarıyla dans etti, memleketin bir şehrinin karanlığa
büründüğünü bir melek kulağına fısıldadı. Kocası, gazetenin birinde yayın
yönetmeniydi, gece yatağa girdiklerinde işten attığı bir başka köşe yazarının
acıklı hikayesini karısının kulağına mırıldadı. Kocacığına takdir busesi
kondurdu. Hokka burunlu, kalkık götlü yazarımız az sonra biz, Tanrının minnacık
yaratıkları için henüz görmediği rüyayı yazıp gazeteye göndermişti. Karanlık bir
şehri görmüş rüyasında, yollar uzadıkça uzamış ( bu kalıp da olmasa bu yazarımız benzetme fakiri olacaktı) az sonra uzamış yolların bölündüğünden söz
edecek sandım ama yanıldım: insanlar bölünmüş, niye bölündüklerini bilmiyoruz. Bu
çok ünlü yazarımız bölünmüş insanlardan söz ederken tam o anda kulağına bir
başka melek,
“Aman hanımım, Tanrımın güzide hümanisti kadınım, yazının burasına semadan, ebemkuşağından, ışık huzmelerinden söz et. Yoksa edebiyatçı kimliğin itibarsızlaşır.” dedi. Çok ünlü yazarımız, hümanizma hücumuna uğramış biriciğimiz, başladı yazının bir yerine bunu monte etmeye. Az sonra öğreniyoruz ki kardeş kardeşi kırıyormuş. Kardeşlerin niye birbirini kırdığını hep merak ettim, mesela büyük ağbi, kardeşin tüm mal-mülkünü gaspeder, sosyal yaşantılarını, kültürel yaşantılarını yasaklarsa küçük kardeş muhtemelen büyük ağbinin tüm varlığını yakar, yakmakla kalmaz küllerinden yeni bir servet yaratır. Ama hümanizma müptelası yazarımız bunu bize yazmıyor. Saklıyor, çünkü kocacığı da bunu açık yazan bir yazara yol vermişti gazetede. Aşırı Türk milliyetçiliği demiş, aşırı Kürt milliyetçiliği demiş, demiş de demiş… Az önce hümanitenin her türlü duygusunu okşadığı kadın bir anda kocasını aldatmış ahlaklı bir kadının ancak yaşayabileceği bir travmaya benzer başlamış yalan söylemeye. Sorunu aşırı Kürt milliyetçiliği körüklüyormuş, dönüp bakmıyor anayasasına, eğitim programlarına, diyanetine, kültür yasalarına, biyoloji ve milli fizik şeysilerine… Baksa işte, ahlakından ödün verecek. İşte tam bu anda ben, ahlaksız kadını daha çok seviyorum. Bu ahlaklı kadınlardan iğreniyorum. Hayır, bu cinslerin erkeğinden de eşcinselinde de iğreniyorum.
“Aman hanımım, Tanrımın güzide hümanisti kadınım, yazının burasına semadan, ebemkuşağından, ışık huzmelerinden söz et. Yoksa edebiyatçı kimliğin itibarsızlaşır.” dedi. Çok ünlü yazarımız, hümanizma hücumuna uğramış biriciğimiz, başladı yazının bir yerine bunu monte etmeye. Az sonra öğreniyoruz ki kardeş kardeşi kırıyormuş. Kardeşlerin niye birbirini kırdığını hep merak ettim, mesela büyük ağbi, kardeşin tüm mal-mülkünü gaspeder, sosyal yaşantılarını, kültürel yaşantılarını yasaklarsa küçük kardeş muhtemelen büyük ağbinin tüm varlığını yakar, yakmakla kalmaz küllerinden yeni bir servet yaratır. Ama hümanizma müptelası yazarımız bunu bize yazmıyor. Saklıyor, çünkü kocacığı da bunu açık yazan bir yazara yol vermişti gazetede. Aşırı Türk milliyetçiliği demiş, aşırı Kürt milliyetçiliği demiş, demiş de demiş… Az önce hümanitenin her türlü duygusunu okşadığı kadın bir anda kocasını aldatmış ahlaklı bir kadının ancak yaşayabileceği bir travmaya benzer başlamış yalan söylemeye. Sorunu aşırı Kürt milliyetçiliği körüklüyormuş, dönüp bakmıyor anayasasına, eğitim programlarına, diyanetine, kültür yasalarına, biyoloji ve milli fizik şeysilerine… Baksa işte, ahlakından ödün verecek. İşte tam bu anda ben, ahlaksız kadını daha çok seviyorum. Bu ahlaklı kadınlardan iğreniyorum. Hayır, bu cinslerin erkeğinden de eşcinselinde de iğreniyorum.
O da ne! Hümanizma
delisi kadın Güney Afrika’dan söz etmiş, oradaki barıştan söz etmiş! Anlıyorum ki
Güney Afrika’ya barış Mevlana’nın gökten beliren, Tanrının dipsiz semalarından
yeryüzüne fışkıran ışık huzmelerinden gelmiş Afrika’ya… Robben Adası yoktu, Madiba zaten hiç yaşamadı, beyazlar süper
insanlardı bir anda siyahların aşırı siyahçılığı onlarda güvensizlik yarattı.
Bak sen yetmezmiş bir de Kürtlere akıl vermeye kalkışmış. Elinde kara büyü ile dolaşmış
Ruanda’yı, Bosna’yı, Lübnan’ı tütsülüyor insanlığı ve barış gelip bir kuş gibi
kanatlarını çırpıyor. Yazarımızın parlak vaazı bittiğinde Bingöl’deki polis, Batman’daki
pilot, Hakkari’deki yüzbaşı, Ankara’daki özel ve yetkili ensesi kalınlar hemen
imana geliyor kötülüğü sıradan bir günah olmaktan çıkarıyorlar. Heronlar artık gönül
iklimini yumuşatmak için Ali ile Ayşe’nin aşkını ilan etmek için uçuruluyor
Kürdistan dağlarında.
Tanrıça romancı
bir sabah uyandı biz minnacık yaratıkları düşündü nasılsa! Eğer ben uyansaydım bir sabah, inanın size Malena’nın (Monica Belluci)
götünü yalama rüyamdan söz edecektim. Çok şanslısınız, her gün para verip
romanlarını satın aldığınız, her fuarda imza almak için sıraya girdiğiniz bu
yazarın fantezilerini okuduğunuz için…
4 yorum:
selam,
dürüst davranayım; yazdıklarının arasından yorum yapabilecek kadar anladığım tek yazın bu.Aslında diğerlerini anlamayı daha çok isterdim ki yorumumu elif,eyüp ve tabii monica için haarcamayayım. ancak yıllardır tekrar tekrar farkediyorum ki bunun için epeyce fırıncı ile tanışmam gerekecek.
Neyse aslında yorum da bahane ya,asıl gaye "ben buradayım hep" demek.Ben buradayım ve birkaç sene önce olduğu gibi hala aklından geçenleri merak ediyor seni okuyorum. MEHTAP
Mehtapçım, çatışmalı bir süreç başlayınca haliyle politik ağırlıklı yazılar oldu. Neyse seni yine yorum yazarken görmek güzel oldu.
Dediğim gibi aslında hep okuyorum ama yorum yapacak yetkinlikte olmadığım için okuyup düşünüp "ne zaman anlayacağım ben bu adamı" deyip geçiyorum işte...
Mehtapçığım cengizchefikir@gmail.com adresine mail atabilirsin. Bendeki tüm iletişim kanalların uçtu.
Yorum Gönder