Sanırım Kürt
kimliği özgürlüğe, Kürdistan siyasi statüye kavuşunca solcu olmak artık
gereksiz olacak. En azından bu TR’de yapıldığı gibi bir solculuk gereksiz. Emek-sınıf-ulus;
hak, eşitlik, demokrasi adına en afili teorileri üreteceksin ama Isparta’da
bir kadının tacizcisini öldürüp kafasını köy meydanına atmasına devrimci şiddetçilik,
eşkıya kadıncılık, helal olsunculuk oynayacaksın. O kadının er kültünü
yücelttiğini, erkekleştiğini, erkek dedikodusunun derinliğindeki yüce gücü onayladığını da görmeyeceksin. Ayşe Düzkan da ajitatif yazılarla bu gaddarlığa
olası itirazları yine karşıtı olan erkeğe benzeşerek teorize edecek. Evet net
olan şu: Nevin, yaşadığı travma ve tecavüzlerin sonucunda köy erkeğine
kendisini kanıtlamak için erkek gibi davranması gerektiğine inandı ve o kafayı
köy meydanına attı. Böylece erkek solcuların, erkek dincilerin, erkek
sağcıların, erkek liberallerin erkeğe benzemiş kadınların takdirini topladı. Nevin
ile tecavüzcüsü arasında yaşanan arbedeyi tartışma konusu yapmıyorum. Kendisinin
yaşama hakkına saldıran birini vurmuş. Tartıştığım konu onu alkışlayan
tribündekilerin yaklaşımları. Bir yandan
da dünyanın herhangi bir yerindeki gayri insani şiddete solculuk adına karşı
çıkacaksın. Gayri insani şiddet dedim, çünkü politik şiddetin haklı görülebilir
yanı vardır. Ama hiçbir politik şiddet kurbanlarına işkence yapmayı,
kurbanlarının cesetleriyle oynamayı önermez, önermediği gibi bunu ağır bir suç sayar.
Bu
konuda aksi uygulamalar pratikte de devrimci örgütler tarafından
cezalandırılmıştır. Bu, politik şiddet tartışmasını bir yana bırakmadan önce
günümüz dünyasını da realize etmekte fayda var. Yeni dünyada artık işçiler
sosyal hak olmaksızın günde 14 saat çalıştırılmıyorlar. Grev, sendika, sosyal
örgütler gibi ağları var emekçilerin. Kör, topal, aksak da olsa 1900’lerdeki
gibi değil mevcut dünya. Artık daha esnetilmiş yöntemlerle hak arama yöntemleri
var, modern demokrasilerde bu yöntemler egemen sınıflarca uzlaşma temelinde
belirlenmiş vs vs vs… Devrimci şiddet de bu anlamda 1900’lerdeki gibi (öncesi
de dahil) değildir sanırım. Yanılıyorsam itiraz edin, beni ikna edin. Daha çok
hak daha çok ücret daha az sınıfsal uçurum talepleri hala arızalı da olsa
demokratik kanallarla yapılıyor. Leninci strateji tüm bu kanalların tıkalı, tüm
hakların gasp edilmesi üstüne inşa edilmişti. Onun haklılığını sorgulamak abes.
Sanırım Lenin de bugün yaşasaydı o dönem verilen mücadeleler sonucu kazanılan
bunca haktan sonra sınıf diktatörlüğü ve sınıf şiddeti önermezdi. İddia
ediyorum, Lenin’in teorik çalışmalarına bakılırsa bu anlaşılır. Ha bunu yazdım
diye liberal sol kafası mı denecek, densin. 24 saat tartışırım politik şiddetin
zeminini, meşruiyetini…
Cesetsever Olmak, onunla bir topla oynadığınız
gibi oynamak…
Ölü bedenlerine
işkence yapılan gerilla da olsa asker de olsa en azılı kontra da olsa Hitler de
olsa hiçbir gerekçe bu vahşeti ne haklı kılar, ne de meşru… Bunu solculuk adına alkışlamak ise
kelimenin tam anlamıyla mallık… Bunu kadınların solculuk adına onaylaması ise
kelimenin tam anlamıyla erkeğe benzemiş, benzemek isteyen geleneksel kadının sefaleti.
Minik bir benzeştirme
yapalım:
Köyün birine
sürekli işiniz gereği gittiniz. Çok yaman bir köpek her gün size saldırıyor. Her
gün şiddeti artarak sizi taciz ediyor köpek. Artık köpek yaşam hakkınızı tehdit
ediyor. Sahibi ya da köylüler tedbir almıyor. Hukuk artık sizinle köpek
arasındadır. Ve siz köpeğin öldürdünüz. Bunun tartışılacak bir yönü yok. İkili hukuk
oluşmuş. Güçlü olduğunuz (silahlı diyelim) için bunu siz köpeğe ödettiniz. Pekiyi
köpeğin kafasını kesmeye, o kafayı köylülerin önüne atmaya hanginiz cesaret
eder? Bunu solculuk aktivistlik adına savunacak biri var mı aranızda? Hatta bunu
yapacak biri varsa bazılarımızın bu dünyada yaşaması fazlalık. Göç edelim
buralardan…
1 yorum:
...
Yorum Gönder