Özellikle twitterda
takip ettiğim kadarıyla kendilerine Kürt milliyetçisi diyen, ama genelde
PKK/PYD/BDP karşıtı her olayı, her kara propagandayı, her negatif eleştiriyi
dünya basınından tararcasına alıp yayan bir kesim var. İddiaları da şu: “PKK, milli bir hareket değildir, biz
milliyiz, vatanı kurtaracağız.” Bu iddia yeni de değil. Tam böyle denmese
de geçmişte, Rızgari, KUK ve benzeri örgütlerin ideolojik hamlıklarından
kaynaklanan söylemleri vardı. Fakat Rızgari de KUK da bu sosyal ağ milliyetçileri
gibi değildi, en azından liberal Türk milliyetçilerinden ve muhafazakar Türk
milliyetçilerinden RT, FAV almak gibi dertleri yoktu. Belki de iyi niyetli Kürdistan davasının
dönemsel sorunlarına kurban oldular. 1970’li yılların sonunda PKK/Öcalan
hakkında her yayından haber, bilgi, olumsuz eleştiri toplayıp afişe eden Doğu
Perinçek bir de Halkın Kurtuluşu diye bir örgüt vardı. Bu sosyal ağlardaki
tescilli KÖH düşmanlarını biraz bunlara benzetiyorum. 1980’li yıllarda buna
Kemal Burkay eşlik etti. Gerçi o hala devam ediyor. 1990’lı yıllarda PKK
içindeki çekişmelerden kaçıp devlete sığınan itirafçılara bu rol verildi. Kimisi
hala devam ediyor, kimisi utanmışlığıyla bir kenara çekildi, kimisi Öcalan
çizgisinin tartışmasız başarı çizgisi olduğuna inanıp kenardan köşeden izliyor.
Bu da iflas edince yeni konsept görece milliyetçi ve muhafazakar Türk
liberalleriyle zihin zihine bir tarz oluşturuldu, şimdi onun karın ağrısı baş
gösterdi.
Tezler:
“ Ulus devleti aştım,
diyorlar, Kürt milliyetçiliğini reddediyorlar.”
Cevap: Ulus
devlet kurmayı başaramayan PKK, küresel koşullar içinde yeniden
politik-askeri-ideolojik mevzi aldı ve egemen ulus devleti zayıflatarak
demokratik yollardan otonomiyi başarmanın peşinde. Hepsi bu. Milliyetçilik dediğimiz
şeyi PKK” ulusal kurtuluş” olarak kodluyor.
Bunun sol-sosyalist tarihle, deneyimlerle ilgisi var. Buradaki “milliyetçi” kod daha çok egemen
milletlerin “şeytanca” politik alanı olduğu için o terimden kaçar. Bence doğrusu
da bu… Ulus devlet kuracağım, dediğiniz an bunun gereklerini de yerine
getirirseniz bir anlamı olur. Küresel-bölgesel bir savaşın tüm yakıcı yıkıcı
sonuçlarını göze alırsınız, devletinizi kuracak kadar bir politik askeri güç
yaratırsınız ya da tekrardan yenilirsiniz. (1925-1938 yenilgileri) PKK, Türk devletiyle savaşında Türk
sömürgeciliğini kesinkes yenilgiye uğratamadı, ama yenilmedi de… (Güçlendi) AKP iktidarıyla birlikte
şartlar değişti, AKP’nin konuşulabilir, anlaşılabilir bir iktidar olduğu gerçeği
fark edildi. Şimdi de demokratik anayasal süreçlerle otonomi mücadelesini sürdürüyor.
Haliyle ideolojik politik argümanı da “ulus devleti aştım, sen de Kemalist sömürgeciliği
aş da konuşalım, barışalım, dağlarda namlular konuşmasın, gel bir dereden su
içelim” tavrına döndü. Özetle Türk devleti kaba sömürgeciliği aşarsa PKK
ulus devleti aşacak… PKK’nin ulusal cephe
örgütü eskiden ERNK’ydi. Şimdi KCK, KCK içinde milliyetçi Kürt eğilimi de var,
solcu da var, liberal de… Hangi düzeyde hangi eğilimin temsil edildiği
tartışması erken,ancak kalıcı barıştan sonra bunu sağlıklı değerlendirme
imkanımız var. PKK dışındaki Kürt örgütlerinde milliyetçi olanları var mı, var.
Ama ulus devlet kurmanın gereklerini yerine getirmede şimdilik pire kadar
güçleri var. Kabul edelim, durum bu… Ulus devlet hakkı Kürtler için tarihsel
bir haktır. Her hakkı da saklıdır. PKK, yenilse bile bu hakkı kullanacak
Kürtler olacaktır. (Katalonya, BASK ve
benzeri örnekler bunu kanıtlar. 35 yıl boyunca diktatörlük neredeyse iliklerine
kadar İspanya’nın ezilen milletlerini yendi, ama 39.yılında kazanan Katalonya
ve diğer topluluklar oldu. İspanya da kazandı.)
Tez:
“PYD, Rojava’da
otoriter bir sistem kurmuş, diğer partilere yaşam hakkı tanımıyor. Barzani’nin posterleri yakılıyor, Ala
Rengin’e izin verilmiyor”
Benim görüşüm: Bunca yalanı nasıl hayal ettiniz, nasıl
kurguladınız, hayret… İç savaş koşullarında tüm partilere özerklik anlaşması
için çağrıda bulunan, açık seçik çok partili, seçimli demokratik idare isteğini
diğer parti ve örgütlerle paylaşan PYD’ye bunu söylüyorsunuz. Askeri güç şimdilik
YPG’de tekilleşmiş. Üstelik artık cephelerde savaşan bir YPG’den daha fazlası
var Rojava’da… Asayiş, emniyet, zabıta ve benzeri güvenlik bürokrasisi… De
facto bir yönetime geçersin, ulusal meclisin olur, ulusal kongren olur, ulusal
ordulaşmayı da oluşturursun. Teorik olarak bu kadar basit… Güney Kürdistan
ulusal ordulaşması kendine has… İki ayrı askeri örgüt savaş yürüttü, ayrı politik
ve askeri stratejilerle… Haliyle ulusal ordulaşma da bu minvalde gelişti ki
giderek kurumsallaşıyor.
Bayrak meselesi
şimdilik ayrışma noktası olmamalı. Rojava’da Al a Rengin de dalgalanıyor,
sallanıyor, TEV DEM al a rengini de… Bu konudaki çarpıtma iyi niyetli değildir.
Ulusal Kongre sonrasını beklemekte fayda var. Bunlar hep üzerinde tartışılacak
teknik konular. Semboller üzerinden ayrışma ertelenmeli… Gerisini tartışmıyorum
bile…