Abdulkerim Kasım ve Abdulselam Arif’in 1958 yılında Irak’ta
gerçekleştirdikleri darbeyle beraber Kürtler açısından Irak’ta yeni bir dönem
başlıyordu. Irak anayasasında, Irak’ın Araplar ve Kürtlerden müteşekkil bir
devlet olduğu maddesi yer aldı. 12 yıl boyunca sürgünde olan Mela Mustafa
Barzani de Prag’dan Bağdat’a dönecekti. Bağdat’ta Barzani’yi Irak Komünist Partisi
taraftarları ve Kürtler karşıladı. Irak Komünist Partisi 1952 yılından itibaren
Birleşik Kürt Demokrat Partisi ile ittifak halindedir. Kasım’ın darbesini Arap
komünistler ve Kürtler de desteklemiştir. Kasım ve Arif öncülüğündeki Hür
Subaylar, hükumet başkanı Nuri Sait ve
Kral Faysal’ın da aralarında bulunduğu 19 kişiyi öldürerek Bağdat başkanlık
sarayını ele geçirirler. İktidarı ele geçiren Hür Subaylar yeni hükumetin başına da General Abdulkerim Kasım’ı getirirler. O sırada BKDP 1.genel
sekreteri olan Ahmet Kerküki bir bildiri yayınlayarak ihtilalci Hür Subayların
darbesini Kürt Özgürlük hareketinin öncü partisi olarak desteklediklerini beyan
etti. Bildiride aynen şu ibare yazılıydı: “ Artarak süren Arap
özgürlük hareketinin başarısı Kürt ve Arap halklarının eşitlik temelinde bir
arada yaşamasını da beraberinde getirecektir. Partimiz tüm gücüyle yeni Irak
Cumhuriyeti’ni destekleyecek ve koruyacaktır.” Barzani’ye Bağdat’ta Eski başbakan Nuri Sait’in
villası tahsis edildi ve Barzani de bunun karşılığında Irak Cumhuriyeti’ne
bağlılığını ilan etti. Kasım’ın “anti emperyalist”
mücadelesinden ve anayasal eşitlikçi reformlarından övgüyle söz etti. Irak
Komünist Partisi’nin, BKDP ve diğer sol ve Kürt örgütlerinin ilişki kurduğu
Kasım’ın kurdurduğu Halk Direniş Güçleri (HDK) Bağdat ve Musul sokaklarını
kanlı çarpışmalardan sonra milliyetçi Araplardan temizlemişti. Bu durum,
General Kasım’ı ürküttü.HDK daha sonra Kürtlere ve Komünistlere karşı eylemler
düzenleyecekti. Kasım, Komünistlerin
Kürtlerle ortak yeni bir darbe yapacağından kuşkulandı. Bu arada BKDP içinde
iki politik kutup çekişmesi vardı. Bunlardan
İbrahim Amed Kürtlerin geleceğini Arap milliyetçileri ve Nasır yanlısı tutumda
görüyor, Hamza Abdullah ise Arap komünistlerinde görüyordu. Abdullah’a göre
Sovyetler de Arap soluyla ortak ortadoğunun geleceğini kurtarır. Nihayet Barzani’nin
müdahalesiyle BKDP içindeki Arap milliyetçiliği yanlısı hizip tasfiye oldu. Marksist
Hamza Abdullah hizbi partiye hâkim oldu. 1960 yılında partinin adı KDP,
Kürdistan Demokrat Partisi (Partiye Demokrata Kürdistan) olarak değiştirildi.
Irak Komünist Partisi ile daimi işbirliği ve özgür eylemler temelinde ittifak
kuruldu.
1961 Eylül Devrimi : Abdulkerim Kasım
yönetimi, KDP’nin Kürt şehirlerinde, Komünistlerin Arap şehirlerinde artan
etkisini dizginlemek için 1958 anayasasına ihanet etmeye başlar. Barzani de
Kürdistan dağlarına çekilir. 8 Eylül 1961 yılında Kürtler federal Irak ve
otonomi için silahlı ayaklanma başlattılar. 1970yılına kadar geri dönülemez
biçimde barış süreci heba oldu. 1964 ateşkesi de yetmedi. Bu arada BAAS
şovenisti General Abdulselam Arif, 1963 yılında Kasım’ı ve yönetimini devirir.
Irak Komünist Partisi’nin bir kısmı 1961 Eylül Devrimi ile birlikte Kasım’ın
saflarına geçer. Bir kısmı da Kürtlerle ittifakı devam ettirme kararı alır. Kasım’ın
devrilmesiyle birlikte Sovyetler Birliği’nin tavrı da Kürtlerden yana değişir.
1963 yılının ortalarında Moğolistan kanalıyla BM’ye “Kürtlerin otonomisinin
tanınması” yönünde başvuru yapar. Dönemin Pravda gazetesinde KDP’yi öven
yazılar çıkar. Kürtler için otonominin kaçınılmaz olduğu vurgulanır. Bu tavır
elbette Sovyetler için ilkesel değildir. Yeni rejimin Irak petrollerini yabancı
şirketlere sunmasından dolayıdır. 1967
yılında İsrail-Arap savaşlarında Araplar yenilince Irak’ta da şovenizm oldukça
güçlendi. 1 yıl sonra Saddam Hüseyin ve bir grup general bir darbeyle yönetimi
ele geçirir, hükümeti kurması için de El Bekir’i görevlendirir. Yeni darbenin
ilk hedefi Irak Ulusal birliğini tesis etmek olur. 1970 yılında Kürtlerle
otonomi anlaşması yapılır. Komünistler de parlamentoya girer. Tüm petroller
millileştirilir. Petrollerin millileştirilmesi Kürtlerin de hoşuna gitmez
Batılı devletlerin de… Durumdan memnun olan Arap şovenizmidir, Irak Komünist
Partisi’dir, Sovyetler Birliği’dir. Barzani’nin ABD’li yetkililerle ilişkisi de
bu dönemde, 1973 yılında başlayacaktır. Fakat Barzani Batılı devletlerin
kendisiyle geliştirdiği ilişkilere de her daim temkinli yaklaşmıştır. Çünkü İngilizlerin
tarihsel olarak Kürt düşmanlığı hep hatırdadır. ABD ise olaya statükocu
yaklaşmaktadır: Ne Kürtlerin kesin zaferi ne de Arapların bölgede kesin egemenliği … Nitekim 1975 Cezayir Anlaşmasıyla ABD’de de İran Şahı Pehlevi ile BAAS’ın
yanında yer alacaktır. Kürtler içinse bu tarih, yenilgi yılıdır. Aynı zamanda
ayrılık, iç çatışmalar dönemidir de...
Bu özetten sonra
Mesut Barzani’nin Haziran 1983 yılında Serxwebun dergisine verdiği röportajdan
kısa alıntılarla KDP’nin ittifaklar, sol ve emperyalizmle ilgili tarihsel
tavırlarına göz atmakta fayda var: (Bu
arada bu röportaj 2 Mayıs 1983 yılında KDP-YNK savaşında arabulucu olmak için
KDP karargahında iken YNK’nin saldırısı sonucu yaşamlarını yitiren İbrahim
Bilgin ve Mehmet Karasungur’dan bir süre sonra yapılmıştır. Bu kanlı dönemde Irak Komünist Partisi de
KDP’den yana tavır almıştır. YNK, KDP’yi işbirlikçi ve hain olmakla suçluyordu.
İdris Barzani’ye karşı ciddi suçlamalar yapıyordu. 1979 yılında Saddam’ın
yönetimi ele geçirmesi, Baba Barzani’nin ölümü KDP açısından yeni bir paradigma
oluşturmayı zorunlu kılmıştır.)
Soru: Irak BAAS
rejiminin geleceği, iktidara karşı mücadele eden muhalif güçlerin kendi
aralarındaki ilişkileri ve dayanışmaları, partinizin de bir parçası olduğu CUD’un
(Demokratik Vatan Cephesi) yapısı ve mücadelesi hakkında bilgi verir misiniz? Günümüzde
partinizin ve diğer demokratik güçlerin “anti emperyalizm” mücadelesinde aşması
gereken sorunların zorlukları nelerdir?
M. Barzani: Bize
göre ulusun yanında yer almadığı rejimin geleceği karanlık olacağından BAAS
rejiminin geleceği de karanlıktır. Şimdi rejime karşı olan güçler arasında
ilişkiler iyidir. KDP (partimiz) ve Irak Kürdistan Sosyalist Partisi tarafında
Irak’ta Demokratik Vatan Cephesi kurulmuştur. CUD, şartların zorlamasından
sonra gündeme gelmiştir. Bazı kesimlerin dar çıkarları veya bazı insanların konuşmasıyla dışarıda değil,
CUD bütün Irak halkı ve özellikle Kürt halkının dayatmasıyla kurulmuştur. CUD’un
kapısı, onun şartlarını kabul eden her Irak partisine açıktır. Her ne kadar CUD’un
en iyi cephe olduğunu söyleyemiyorsak da bugün Irak şartlarında var olan
dayanışma ve birlikler arasında en iyi olanıdır. CUD ve partimiz önünde
problemler çoktur, ama emperyalizme ve gericiliğe karşı mücadele etmede BAAS
rejiminin alternatifini (ihtilafi güçlerin birliği) ve demokratik rejim
getirmede hepimiz kararlıyız.
CUD'a bağlı hareketler:
1-Irak Sosyalist Partisi.
2-Kurdistan Sosyalist partisi
3-Kurdistan Halkci demokratik Partisi,
4-Kurd Sosyalist Partisi(PASOK)
5-Irak Demokratik Birligi
6-Kurdistan Demokrat Partisi
7-Irak Komunist Partisi
2-Kurdistan Sosyalist partisi
3-Kurdistan Halkci demokratik Partisi,
4-Kurd Sosyalist Partisi(PASOK)
5-Irak Demokratik Birligi
6-Kurdistan Demokrat Partisi
7-Irak Komunist Partisi
Röportajın tamamı: http://www.serxwebun.org/arsiv/18/files/assets/downloads/page0024.pdf
CUD’un bildiri
dili, ittifak anlayışı, ortaklık şartları göz önüne alındığında döneme oldukça
uygun bir yapılanmadır ve dönemin YNK’sinin ağır saldırılarına maruz kalmıştır.
Bugünlük ittifaklar kronolojisi ve siyasi
yaklaşımları özetledim. Bundan sonraki yazıda PKK-KDP-PYD’nin ittifaklar
siyasetini kıyaslamalı çıkarımlarda bulunacağım. Bu yazı bir ön fikir olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder