Bu ön sözün tamamı çok değerli fikirler içeriyor kuşkusuz. Ben kısa ve birbirinden kopuk bazı bölümler aldım. Türkiye'de hala Kürt şiddetini her türlü çarpıtmaya açık şekilde devletin denklemlerine uygun açıklayanlar var. Şiddet eleştirisinden ziyade kendi sömürgeci kibrini kıran doğal, haklı bir patlamayı terör sayan Berktaygiller, Altangiller, Oğurgiller, Özdil-Özkökgiller, Eyüp Cangillere...
“Bu işe
yaramaz bıktırıcı sözler ve mide bulandırıcı taklitlerle boşuna zaman
harcamayalım. Ağzından insan sözünü düşürmeyen, ama her rastladığı yerde, kendi
sokaklarının her köşesinde, dünyanın her yerinde insanı katleden bu Avrupa’yı
terk edelim. Sözde ruhsal macera uğruna Avrupa tüm insanlığı boğuyor.
Edit: Sartre’nin bu
değerlendirmesinden Türk devleti ve Türk coğrafyası muaf değildir.
O halde
bu kitabı neden fırlatıp atmıyoruz diyeceksiniz. Bizim için yazılmamışsa neden
okuyalım ki? İki nedenle: Birincisi, Fanon sizi kardeşlerine açıklıyor ve
onlara bizi kendimize yabancılaştıran mekanizmayı gösteriyor; bundan yararlanın
ve gerçeğin ışığında kendinizi nesnel olarak görün. Kurbanlarımız bizi kendi
yara ve zincirlerinden tanıyor ve kanıtı çürütülmez yapan gerçek de bu.
Kendimizi ne hale soktuğumuzu kavramamız için onları ne hale soktuğumuzu bize
göstermeleri yeterli. Fakat bunun bir yararı var mı? Evet, çünkü Avrupa ölümün
eşiğinde. Fakat diyeceksiniz ki, biz anavatanda yaşıyor ve onun aşırılıklarını
onaylamıyoruz. Bu doğru, siz sömürgecilerden değilsiniz, fakat onlardan daha
iyi değilsiniz. Çünkü öncüler sizdendi; onları deniz aşırı ülkelere yollayan
sizdiniz, onlar da sizi zenginleştirdiler. Çok fazla kan dökerlerse onlara
sahip çıkmayacağınız yolunda uyarı yaptınız. Fakat sahip çıkmamanız şuna
benzer: Her devlet diğer ülkelerde ajitatörler, ajan-provokatörler ve casuslar
besler, fakat yakalandıklarında onlara sahip çıkmaz. Bu kadar liberal ve bu
kadar insancıl olan, kültüre bu kadar abartılı ve yapmacık bir ilgi duyan siz,
siz sömürgeleriniz olduğunu ve bu sömürgelerde sizin adınıza insanların
katledildiğini unutmuş görünüyorsunuz. Fanon yoldaşlarına -özellikle fazlasıyla
Batılılaşmış olanlara- anavatan halkının sömürgelerdeki temsilcileriyle
dayanışmasını anlatıyor. Bu kitabı okuma cesaretini gösterin, çünkü ilk anda
sizi utandıracaktır ve Marks'ın dediği gibi utanç devrimci bir duygudur. Görüyorsunuz,
ben de öznel yanılsamalardan kendimi kurtaramıyorum; ben de size, "Herşey
bitmiş, ancak..." diyorum. Bir Avrupalı olarak düşmanın kitabını çalıyor
ve bu kitaptan Avrupa için bir kurtulma, çaresi yaratıyorum.
Böylece
büyücü ve fetişlerin devri bitecek; savaşmak zorunda kalacaksınız, yoksa
toplama kamplarında çürürsünüz. Bu diyalektiğin sonudur; bu savaşı
yargılıyorsunuz, fakat gene de Cezayirli savaşçıların yanında olduğunuzu
söylemeye de cesaret edemiyorsunuz; hiç korkmayın; sömürgecilere ve paralı
askerlere güvenebilirsiniz; onlar sizi ite kaka götürürler. Sonra belki
sırtınız duvara dayandığında, eski, sık sık yinelenen suçlarla içinizde büyüyen
bu yeni şiddetin dizginlerini sonunda bırakırsınız. Fakat, hep derler ya, bu
başka bir hikaye: insanlığın tarihi. Bu tarihi yaratanların saflarına
katılacağımız zamanın yaklaştığına eminim.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder