1959: Irak’ta General
Abdülkerim Kasım, Irak Kralı Faysal’a karşı bir ayaklanma başlatır ve onu devirir. Bu
arada Kasım, Kürtlere otonomi sözü vermiştir. Mustafa Barzani ile görüşmeler
yapar. İşbirliğine gider. Aynı yıl Sefav adlı milliyetçi bir Arap generalin komutasında
Kasım’a karşı bir kalkışma olur. Barzani ve Kasım’ın birlikleri Sefav’ı
bastırır. Türkmenler Sefav’dan yana tavır almıştır. Bu olaylarda birkaç Türkmen
isyancı öldürülür. Ankara’da panik başlamıştır. CHP ve DP milletvekilleri
Türkmenlerin öldürülmesine misilleme olarak Türkiye’de yaşayan Kürtleri
katletme önerileri yaparlar. Bu öneri en üst düzeyde destek bulur. Celal Bayar
bile binlerce idamdan söz eder. Kürtçü yayın yaptığı iddia edilen dergiler
kapatılır. Bu arada Diyarbakır’da yayın yapan İleri Yurt gazetesinden genç bir yazar, Musa Anter “Kımıl” metaforuyla sömürgeci tüm
davranışları teşhir eder, şiirin sonunda “Üzülme bacım, seni kımıl, süne ve
sömürenlerin zararından kurtaracak kardeşlerin yetişiyor artık.’ diyordu. Türk basını
nazileri aratmayacak çabuklukta buna cevap verir; Yeni Sabah’tan Cumhuriyet’e,
ondan Akşam’a, Ulus’a, Zafer gazetelerine kadar Anter ve Kürtlere karşı linç
başlatılır. Fakat çok gariptir Ödemiş Cephe diye yerel bir gazete bu milli linçi
alaya alacak bir dille: “İstanbul
gazeteleri kıyamet koparıyor. Diyarbakır’da çıkan İleri Yurt gazetesi Kürtçe
bir şiir neşretmiş. Bakın Küstaha. Genelevlere kadar ‘Welcome’ diye Amerikanca
yazılan memleketimizde, Kürtçe şiir Garbilik şerefimize dokunuyor...” cesur bir adım atar. Sonrası malum, yargılamalar, sürgünler, işkenceler… ( O dönemin Yıldıray Oğurları, Yılmaz
Özdilleri, Hilal Kaplanları Ödemiş Cephe gazetesine Qandil (Hewler) muhibbi
dediler mi bilmiyorum. Dememişlerse bu yeni yetme Nazilerden akıllılar demek ki…
Ama İleri Yurt gazetesine kağıdın hangi firmanın verdiğini sormuşlar.)
1960 (Güney Afrika): Kürtler dağlarda küçük bir umut
diye Newroz ateşleri yakarken tam 21 Mart 1960 yılında Sharpeville’de
Ulusal Parti iktidarı, ayrımcılığa karşı çıkan siyahların düzenlediği barışçıl bir yürüyüşe müdahale edecek onlarca insan yaşamını yitirecekti. Seyahat ve gösteri haklarını kısıtlayan Apartheid rejim ilk krizi atlatamayacak, giderek sonunu getirecek bir silahlı mücadeleyle de on yıllarca boğuşma durumuna gelecekti. Afrika Ulusal Kongresi silahlı bir örgüt olan Umkhonto we Sizwe (ulusal mızrak) yi kurar. Başına da o dönem ANC’nin liderlerinden Nelson Mandela getirilir. 1964 yılında Rivonia Davası duruşmalarında Mandela, “Bu yargılamayı ve mahkemeyi tanımıyorum, Apartheid rejimin tüm ayrımcı yasaları ve keyfi uygulamaları devrimci şiddetimizi meşru kılıyor.” diyecek ve 27 yıl sürecek mahkûmiyeti başlayacaktı.
Ulusal Parti iktidarı, ayrımcılığa karşı çıkan siyahların düzenlediği barışçıl bir yürüyüşe müdahale edecek onlarca insan yaşamını yitirecekti. Seyahat ve gösteri haklarını kısıtlayan Apartheid rejim ilk krizi atlatamayacak, giderek sonunu getirecek bir silahlı mücadeleyle de on yıllarca boğuşma durumuna gelecekti. Afrika Ulusal Kongresi silahlı bir örgüt olan Umkhonto we Sizwe (ulusal mızrak) yi kurar. Başına da o dönem ANC’nin liderlerinden Nelson Mandela getirilir. 1964 yılında Rivonia Davası duruşmalarında Mandela, “Bu yargılamayı ve mahkemeyi tanımıyorum, Apartheid rejimin tüm ayrımcı yasaları ve keyfi uygulamaları devrimci şiddetimizi meşru kılıyor.” diyecek ve 27 yıl sürecek mahkûmiyeti başlayacaktı.
1976 ( Güney Afrika): 16 Haziran’da binlerce
siyah öğrenci ulusal dillerinin yasaklanmasını protesto etmek için Johannesburg'un Sovveto kasabalarında
ayaklanır. Barışçıl gösteriler düzenlerler. Polisin müdahalesi sonucu yüzlerce
insan yaşamını yitirir. Siyahi dalga giderek güçlenir. Ülkenin tümünü kasıp
kavurur. Bu sıralarda Angola’da siyahlar beyaz Portekiz sömürgecilerini
yenmiştir. Güney Afrika rejimi Angola’yı işgale kalkışır ama büyük bir yenilgi
alır. 1978 yılında Sovveto ayaklanması bastırıldığında geride 800 siyah ölü
bırakacaktı. ( Beyaz rejimin liberal ve milliyetçi yazar çizer takımı sürekli
öldürülen polislerden söz eder. Yine aynı rejimin uydu entelektüelleri
siyahların kazanamayacakları bir savaşa girdiğini, çocukları kullandığını, bu
ölümlerin sebebi olarak ANC ve Komünist partiyi suçlarlar. Moskova uşağı, Bakü
muhipleri o dönem için siyah direnişçilere destek veren beyaz sosyalistlerdi.)
1978 ( Kürdistan): Diyarbakır’ın Fis
köyünde Türk rejiminin sömürgeci olduğunu, Kürdistan’dan gitmesi gerektiğini
söyleyen bir hareket partilileşir: PKK… Afrika’da siyah ayaklanma
bastırılmışken olacak şey miydi bu? Türk rejiminin sağı solu, aydını, cahili,
entelektüeli, Müslümanı bu örgüte terörist diyecek, argümanlarının yetersiz
kaldığı zamanlarda iyi Kürtleri kullanacak, onlara dünyayı dar etme savaşı
verecektir. Sonrası bilinen süreç...
1990’lar: Rivonia davasının bir numaralı sanığı Nelson Mandela
hapisten şartsız salıverildi. Birkaç yıl sonra Sharpeville’de demokratik Güney Afrika Anayasası
kabul edildi. 1994 yılında ilk demokratik seçimler yapıldı, siyahlar ezici bir
çoğunlukla galip geldi. Güney Kürdistan’da fiili bir otonominin altyapısı
oluştu. Kuzey Kürdistan’ın birçok yerinde Türk rejimine karşı halk
ayaklanmaları başlatıldı. Kanlı bir şekilde bastırıldı bu ayaklanmalar. O dönemin
ulusalcı, sağcı, solcu(sosyal demokrat) liberal, dindar entelektüel tayfa PKK’yi
intihar etmekle suçladı, Kürt halkına zarar vermekle itham etti. Aynı yıllarda
PKK aynı zamanda hem ABD uşağıydı( U. Mumcu ve tayfası için) hem Moskova uşağı
Satlinist bir piyon örgüttü. ( liberal, dinci ve milliyetçilere göre) Bunların
tamamı her öldürdükleri Kürt için PKK’yi suçladılar. Onun halkı intihara
sürüklediğini iddia ettiler.
2012:
(Kürdistan) PKK, uluslar arası durumun da
ortaya çıkardığı dinamiklerden yararlanarak özerk Kürdistan hedefini hem teorik
hem de pratik olarak hayata geçireceğini duyurdu. Bir dizi eylem yaptı. Saha hakimiyeti
taktiğiyle ordu güçlerini birkaç hafta karakollara hapsetti. Hala Türk
rejiminin uyduları gazeteciler, aydınlar, yazarlar PKK’yi intihar etmekle
suçlarlar. Arada Ödemiş Cephe gibisinden insani yaklaşımlar çıksa da aynı
rejimin korosu hemen insani cepheyi Qandil muhibbi, Esad maşası, İran piyonu
olmakla suçluyorlar.
Temel değerlendirme: Ulusal bir gen olarak babadan
oğula, başbakandan, gazeteciye, öncüsünden ardılına geçen sömürgeci acımasızlık bugünkü gazetelerde Yılmaz Özdil, Aslı Aydıntaşbaş,
Avni Özgürel, Yıldıray Oğur, Melih Altınok, Taha Akyol ve benzerleri şeklinde
fotoğraflanmıştır. Kürtlere ve onların dostlarına karşı yürütülen savaşın beyaz
bayraktarları için kaç yıl sonrası yenilgi yılları olacak bilmiyorum, ama o gün
onların yüzüne tükürmek için sıraya giren Kürtlerden olmayacağım. Kenarda durup
bu dramatik haklı tükürme eyleminin ahlaki boyutunu deşeceğim. Acıyacağım bu
güruha…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder