Türk basını giderek
sefilleri oynuyor. Aynı merkezden servis edilmesine karşın içinde birbirini
yalanlayacak, çürüğe çıkaracak bir yığın haber kırıntısı mevcut. Şemdinli süreci
aynı zamanda sefaletin basın düzeyinde vardığı noktayı da diğer bir deyişle
düştüğü çukuru da gözler önüne serdi. Sömürgeci
ana damardan beslenen türlü sağ-sol-muhafazakar medya Kürt Yazı( Kurdish
Spring) karşısında dünyadaki
türdeşlerini aratmayan bir kirlilikle bu savaşın olası neden ve
sonuçlarını unutmuşçasına “alçaklığın evrensel tarihine” adını bok sarısı
karakterlerle yazdırıyor. Bunun üstüne uzun uzadıya saptamalarda
bulunmayacağım. Apartheid rejimlerin, sömürgeci rejimlerin medya ahlaksızlığı
neyse bizde de durum aynı…
Siyasi iktidar
ipoteğinde olan basın:
23 Temmuz şokunun hemen akabinde “Şemdinli’yi” ele
geçireceklerdi, ordumuz ve istihbaratımız muhteşem bir kahramanlık sergiledi,
ele geçirme planı bozuldu.” gibisinden abuk subuk bir yığın günü kurtarma
masallarını yedirdiler Türk toplumuna. ( Türk toplumunun durumu ayrıca sosyal
ve politik psikoloji konusu, bu savın Kürtler arasında bir karşılığı olmadığını
bal gibi biliyorlar. Sadece Türk toplumunun olası kendiliğinden gelişecek savaş
karşıtlığı tutumunun önünü almaya çalıştılar. ) Oysa dünyanın en saf gerilla
örgütleri bile egemen bir ülkenin resmi sınırlarının bir parçasında böyle bir
kalkışmaya cüret etmezler. Kaldı ki Öcalan ve PKK 1990 yılında bile bu savaşın
kesin galibi olamayacağını, mutlak kurtarılmış bölge taktiğinin tümden Türkiye
devrimci hareketinin gelişim seyrine bağlı olduğunu açık saçık belirlemişlerdi. Ama
saha savunması taktiğiyle bazı alanlarda orduyu araziye çıkmada sıkıntıya
sokabileceklerini, ordunun arazi hakimiyetini kırabileceklerini de defalarca
deklare ettiler. Hatta yakın zamanda Karayılan ve Duran Kalkan bunun
işaretlerini vermişlerdi. Türk basınının yukarıda belirttiğim teorisi sıradan
bir kirlilik ve kara propaganda söylemi olmaktan öteye gidememiştir.
Yine aynı medyanın “PKK kendi militanlarını yem ediyor ki Kürtler duygusal kırılma yaşasın, kalkışma gerçekleştirişin.” tezi de Botan ve Behdinan alanında şaşkın ördek misali ortada kalan ordunun başarısızlığını kamuoyundan gizleme çabasından başka bir yalan değil. Öyle olsaydı kış aylarında onlarca gerillayı bir anda imha etmezlerdi. Başbakanları çıkıp bunu basın toplantılarıyla halkına “müjdelercersine” haber vermezdi. Özellikle pasif savunma durumundaki kadın gerillalara yönelik 8 Mart Dünya Kadınlar Gününden, on altı gün sonra imha operasyonu düzenlenmez, 15 kadını bir anda katletmezdi. Yine Bingöl, Şırnak ve Dersim’de benzeri imha operasyonları Türk ordusu, Türk hükümeti ve Türk toplumunun ne kadar öldürmeye aç bir ruh hali içinde olduğunun kanıtı. KCK operasyonları da bu imha sürecinin bir parçasıdır.
Yine aynı medyanın “PKK kendi militanlarını yem ediyor ki Kürtler duygusal kırılma yaşasın, kalkışma gerçekleştirişin.” tezi de Botan ve Behdinan alanında şaşkın ördek misali ortada kalan ordunun başarısızlığını kamuoyundan gizleme çabasından başka bir yalan değil. Öyle olsaydı kış aylarında onlarca gerillayı bir anda imha etmezlerdi. Başbakanları çıkıp bunu basın toplantılarıyla halkına “müjdelercersine” haber vermezdi. Özellikle pasif savunma durumundaki kadın gerillalara yönelik 8 Mart Dünya Kadınlar Gününden, on altı gün sonra imha operasyonu düzenlenmez, 15 kadını bir anda katletmezdi. Yine Bingöl, Şırnak ve Dersim’de benzeri imha operasyonları Türk ordusu, Türk hükümeti ve Türk toplumunun ne kadar öldürmeye aç bir ruh hali içinde olduğunun kanıtı. KCK operasyonları da bu imha sürecinin bir parçasıdır.
Uçaktan, mermiden,
bombadan önce çatışma alanlarına fırlatılan güdümlü Türk basını ve onun savaş
baronlarının son numarası, geliyorum, diyen bu gerilla savaş taktiğini
gölgeleme adına PKK-PYD’yi Esad yanlısı göstermek... Bu, sadece sefalet değil
aynı zamanda güruhun içindeki tüm inkarcı ve asimilasyoncu damarı kabartılmış
haydutluktur. Kürtlerin eşitlik ve özgürlük taleplerini komplo teorisiyle
açıklamaya çalışan göt kafalılıktır. Suriye’de de Türkiye’de de Kürtlerin
siyasi statüleri, kültürel, sosyal ve siyasal özgürlükleri yok hükmündedir. Bunlardan
tümünün yokluğu savaş ve direniş gerekçesi, bir kısmının yokluğu siyasi
mücadele gerekçisidir. Bu, dünyanın hemen hemen tamamında böyledir. Genelde bu
tip haklar savaşılarak kazanılmıştır. Egemenlerin direniş olmaksızın demokrasi,
eşitlik adına bu hakları verdiği görülmemiştir. Buna İngiltere de dahil…
Bu çatışmalı
süreçte kayıplar konusunda sağlıksız bilgiler vermek de bu basının ve onun
servisçilerinin Kürtlere psikolojik işkencesidir. Çocukları dağlarda olan
aileleri yıpratma, sindirme, üzme amacı güden bir tür psikolojik ve duygusal
şiddettir. Hükümetin, idarenin ve genelkurmayın bu konudaki sessizliği de Türk
insanına benzer bir şiddettir. PKK günlük düzenli bildireler yayınlamaktadır. Kayıpları
abarttıkları kesin. Bunun kimseye faydası olmayacağı gibi kendi prestijini
sarsıyor. Mesela Yıldıray Oğurların falan diline düşüyor. Ama şu var ki
kamuoyunu düzenli bilgilendirmek de propaganda ötesi bir sonuçtur, insanidir. En
azından devletin sahip olduğu imkânlara rağmen insana karşı ciddi bir sorumluluktur.
Ulusalcı ve
benzeri basının süreci kullanma biçimi:
Saf AKP karşıtlığı üzerinden yürüyen bir propaganda… Bu
cenahın da derdi insan hayatı ya da Kürtlerin düzenle yaşadıkları sorun değil. Buradan
geçmişteki kirli savaşın müsebbipleri Ergenkon ve benzeri kontra faaliyetlerden
sorumlu, tutuklu subay ve polislere avantaj sağlama işini üstlenmişlerdir. Aslında
bu güruh da bu şoku beklemiyordu. Bu güruhun temel arzusu dengede gidecek bir
çatışma ortamıydı. Bundan sürekli iç ve dış korku pompalayıp imtiyazlı
asimilasyoncu iktidarlarını devam ettirme niyetindeydi. Denge PKK’den yana değişince
hem tutuştular hem de AKP’ye saldırı argümanları gelişti. Ama son tahlilde
Kürtlere karşı Kılıç-Hilal ve Ayyıldız ittifakının ay yıldız parçşasını temsil ederler.
Cemaatin kurumsal
ve siyasal egemenlik alanını genişletme amacı:
Şemdinli ve
ardından gelişen Çukurca (Bu gece itibariyle) süreci bu kesimin bir anda
akla hayale sığmadık komplo teorilerini ve güvenlik fantezilerini kamçıladı. KCK
operasyonlarının ne kadar yerinde operasyonlar olduğunu zırlayıp duruyorlar. Basit
bir mantık yürütseler bu sonucun aynı zamanda KCK operasyonları ve Öcalan’a
yönelik tecridin bir eseri olduğunu görürler, ama Tanrının yeryüzündeki en çirkin
cemaatlerinden biri olan bu güruhun da insaniyetleri kalp gözüyle beş kuruş
etmez. Sermaye-siyasi egemenlik düzleminde inkar etmeyecekleri gerçek yoktur,
bükemeyecekleri doğru yoktur. Biz KCK operasyonlarının arka planında tarihsel
bir siyasetin, tarihsel bir hıncın olduğunu çok açık görüyoruz. Haliyle bu tip
operasyonların karşıt sert eylemler geliştireceği apaçık belliydi. Bundan daha
büyük istihbarat olmazdı.
Sağcı kumaştan
liberal yorgan çıkarmak:
Mevcut sürecin
sebepleri üstünden kafa yormayan, tümden politik doğrucu, kıt akılla medyada
güya kendilerine özel bir yer bulduklarını iddia eden başını eski kaşar
solcular ve sağcıların çektiği güruhtan söz ediyorum. Görece savaş
karşıtlarıdır, ama Suriyeli rejim muhaliflerinin tüm şiddet eylemlerini açıktan
desteklemelerine rağmen belki Kürtler, emekçiler, haklar, özgürlükler
açısından o diktatör rejimlerinden daha kötürüm durumda olan TC’ye karşı
geliştirilen sert direnci hümanist mantığa bürümelerle itibarsızlaştırmaya
çalışırlar. Dünya kadar liberal yaklaşım okudum, öğrendim, liberal hikaye
dinledim, izledim bu kadar dandiğine rastlamadım. Basında geniş bir şekilde yer
bulamayan ama dilleri döndükçe orada burada ses çıkaran, özgürlükçü liberalleri
bu değerlendirmelerimin dışında tutuyorum. Belki de kanlı sürecin barışçıl
yollarla bitmesini arzulayan Türk toplumunun birkaç küçük parçasından biri de
bu özgürlükçü liberallerdir. Hoş, liberalizmin zaten özgürlükçü diskuru da var
ya… Türkish liberalizmden ötürü böyle adlandırmak durumunda kaldım.
Solcu (Marxist) basın için de tek cümle söyleyebilirim,
cürümleri kadar yer kaplıyorlar. Sesleri de haliyle kısık. İyi niyetli ilkeli
olmalarına rağmen...
Kimsenin bize
yalan söylemeye cesaret edemeyeceği bir basın dünyası arzularken çok mu şey
istiyoruz!
2 yorum:
"Basında geniş bir şekilde yer bulamayan ama dilleri döndükçe orada burada ses çıkaran, özgürlükçü liberalleri bu değerlendirmelerimin dışında tutuyorum." Bu arkadas sarap tan anliyan biri galiba :))).
Bir kişi değil aslında toplamda toplumun küçük bir parçası ama nitelik olarak son derece özgün bir grup. Ancak demokratik anayasa, demokratik siyaset gibi süreçlerin barışı konuşmamıza vesile olabileceğini düşünen arkadaşlardan söz ediyorum. Kürtlerin siyasi statüsüzlüğü temel sorun olarak kabul edilirse bu yönlü çözüm argümanları geliştirilirse muhtemelen savaşın PKK tarafı buna değer biçecektir. Çatışmalı süreçleri aşabiliriz.
Yorum Gönder