Social Icons

.

Pages

3 Ocak 2013

Aydının aydını Kontejandan Kürt aydını


    Egemen Türk kibrinin posasından çıkmış mühendislik “harikası”(utancı) Kürt aydınlar:
     Bu tip aydınlar eskiden yoktu. Devlet fiziksel, duygusal ve politik şiddet kullanarak itirafçılaştırdığı kimselerle Kürt hareketinin şiddet boyutunu teşhir edip hareketi Kürtler nezdinde yalnızlaştırmak istiyordu. Bu yaklaşım Kürtler arasında rağbet görmedi.Kimi zaman da korucularla, öğrencilere zorla PKK karşıtı gösteri yaptırtıp kendi aydınlarına bunu teorize ettiriyordu. Kürt siyasi hareketinin Kürdistan’da saygınlık kazanarak gelişmesiyle siyasi iktidarların kendilerine biçtiği elbise kadar cürümleri olan, bu temelde faaliyet gösteren, temel işlevleri iktidara pratik teknisyenlik olan bir Kürt aydını tipi oluştu… Newroz’dan önce, gerilla saldırılarından önce/sonra, devletin gerilla alanlarını bombalamasından önce/sonra, KCK operasyonlarına karşı olası muhalif direnci kırma adına doğrudan iktidarla değil, iktidarın enstrümanı  Türk-İslam aydınlarının yönlendirmeleri ve cesaretlendirmeleri altında sömürgeci ile sömürge insanı arasındaki eski ilişkileri koruma, kollama görevine kendi kendilerini layık bir tür aydın rolündeler. Televizyonlarda kanaldan kanala koştururlar, gazetelerde okur köşelerinde bir iki iş çıkarmak için atmayacakları takla yok.  Sosyal ağlarda kendilerine sanki mikrofon uzatılmış VİP kişilikler edasıyla sürekli Kürt hareketini kriminalize etme derdindeler. Biraz cesaret edip bu kriminal teknisyenliklerini sorduğunuzda devlet ve PKK şiddetini eşitleyerek bundan vazife çıkaran eski Türk saray köçekleri coşkusunda oluverirler. Yeni iktidarın goygoycularından iki övgü aldıklarında keyifleri beş çayına yetişmiş komşu kadar görülmeye değer…
   Devlet, 2009 savaş konseptini bu tip aydınlar aracılığıyla pazarladı. Bir yandan barış için görüşmeler falan ayarlanırken diğer yandan da askeri ve siyasi operasyonlara tam hızla devam ediyordu. Haliyle 2009 süreci devletin elinde patlayan bir bomba oldu. Pazarda bağıra çağıra devletin malını satan Kürt aydını da sükut-u hayale uğramış bir gencin öfkesiyle tüm tepkilerini Silvan’a yöneltiyordu. Çünkü hükümetinden, polisine, MİT’ine kadar Türk aydınlarının ellerine verilen malzeme oydu. Türk aydınları da İslamcısıyla-ulusalcısıyla, sağcısıyla kısmen solcusuyla bunu Kürt aydınlarına dikte ettiler ve karşımızda gizli el temalı bir ton teori çıktı. Kimse çıkıp o askerlerin o vakit, o silahlarla Silvan kırsalında ne işi vardı?diye sormadı.Soramadı. Bugün de devlet-Öcalan görüşmeleri duyulmaya başlandı, bakalım yeni aydın modeli ne olacak, nasıl olacak? Umarım buna gerek duyulmaksızın bir barış süreci gerçekleşir. Ve biz de şiddeti hem felsefi hem de siyasi olarak tartışabiliriz… 
       Bugünkü her kötülüğü Silvan'a yükleyen bu aydın kombinasyonu bakalım aynı duyarlılığı Lice'de pasif savunma durumundayken katledilen 10 Kürt gencine karşı gösterebilecek mi? 
Mîrza Cengiz /rojpress

Hiç yorum yok:

self determinasyon,öz yönetim

20. Yüzyılda uluslararası hukukun en önemli kavramlarından birisi haline gelen selfdeterminasyon, dünya toplumunda yeni bir yapılanma ve tanımlama süreci başlatmıştır. Kavram, günümüz dünyasının siyasi haritasının belirlenişi ve bundan sonra geçirmesi muhtemel değişikliklere ilişkin olarak sıkça söz konusu olmaktadır. Önceleri siyasi bir ilke olduğu düşünülen self-determinasyon kavramı hem BM 1966 İkiz Sözleşmeleri, hem BM Genel Kurul Kararları hem de uluslararası hukukun diğer aktörlerinin kararlarıyla hukuki bir hak haline dönüşmüştür. İlk ifade edilmeye başlandığı dönemlerde sadece sömürge yönetimi altındaki halklara tanınması öngörülürken Yüzyılın sonlarında Sovyetler Birliğindeki federe cumhuriyetlerin de selfdeterminasyon hakkından yararlanarak ayrıldıkları görülmüştür

öz yönetimin gerekçesi

Self-determinasyon fikrinin gelişmesine 20. yüzyılda bir taraftan Sovyetler Birliği’nin kurucusu olan Vlademir I. Lenin, diğer taraftan Birleşik Devletlerin Birinci Dünya Savaşı sırasında başkanı olan Woodrow Wilson katkıda bulunmuştur. Lenin eserlerinde “ulusların Self-determinasyon hakkı” kavramınıortaya koymuş, bir ülkenin veya yerin ilhakının “bir ulusun Self-determinasyon hakkının ihlali” olacağını belirtmiştir. Bunun yanında Lenin, self determinasyonun ayrılmayı da kapsamakta olduğunu belirtmiştir. Hatta ilkenin uygulanma yöntemlerinden birincisi bu yoldu.Wilson ise arasında “Selfdeterminasyon” kelimesi tam olarak geçmese de altı tanesi Self-determinasyon ile ilgili 14 ilke ilan etmiştir. Konuşmalarında savaştan yenik çıkan milletlerin, küçük milletlerin ve sömürge altındaki halkların da kaderini tayin hakkı olduğunu ifade ederek, bundan böyle uluslararası sistemin güç dengesine değil, etnik kaderini tayin ilkesine dayandırılması gerektiğini vurgulamıştır.

Pages

öz yönetimin tarihi

Kavramın ilk kullanımı 1581 yılında Hollanda’nın İspanyol krallarının kendilerine karşı zulüm yaptıkları gerekçesiyle İspanya’dan bağımsızlığını ilan etmesiyle olmuşsa da 18. yüzyılın ikinci yarısına yani 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve 1789 tarihli Fransız İnsan ve Vatandaşlık Hakları Beyannamesine kadar bir gelişme gösterememiştir. 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile Amerikan halkı dış bir yönetim, yani İngiltere tarafından idare edilmeye razı olmayacağını bildirmişlerdir. Bunun sonucu olarak ulusal self-determinasyon talebiyle ortaya çıkan ilk sömürge halkı olmuşlardır.