“Vergilius ile Dante’nin Cehennem
yolculukları boyunca karşılaştıkları kişiler arasında filozoflar, şairler,
politikacılar, din adamları, kraliçeler, ünlü kadınlar, kardinaller, imparatorlar vardır.
Bu kişilerin her biri, günahı ile orantılı olarak ceza çeker. Cehennem’in alt dairelerine
doğru inildikçe ceza artar.”
İlahi Komedya’da anlatılanlara göre
cehennemin sekizinci dairesinde, din
sömürücüleri, rüşvet yiyenler, hileciler, hırsızlar, ikiyüzlüler, simyacılar, kalpazanlar
vardır. Bunlar genelde toplumun sürekli çözümsüz kalmış sorunlarından beslenen
üst düzey devlet insanlarıdır. İsyan edenler, öfkeliler beşinci dairede, ama
Arınç’ın “cehenneme göndermek istediği gerillaların öfkesinin politik yönü
düşünüldüğünde onların yeri en fazla “araf”tan bir sonraki, Akheron’dan bir
önceki bölüm olur sanırım. Arınç’ı son
kötücül çıkışından sonra yıllardır insanlar arası politik ilişkiler sonucu
kurulmuş olan bir devleti, onun anayasasının vazgçilmezliğini kutsamakla ben
daha çok beline kadar buza gömülü Lucifer’e benzetiyorum. Ah, Dante olsa da anlatsa bize…
“Altı
gözüyle birlikte ağlayan, üç çenesine gözyaşları ile kanlı salyalar akan, her ağzında
dişleriyle bir günahkâr öğüten, yarı beline dek buzlara gömülü Lucifer, ‘aynı anda üç günahkâra
birden işkence yapan bir değirmendir.” diye
tanımlar cehennem anlatısının son bölümünde.
Ne dersiniz sayın Arınç, atalarınızın bizi
sürüklediği bu cehennemden çıkmaya niyetiniz var mı? Hep beraber cehennemdeyiz.
Lakin sizin bile sekizinci daireden çıkma şansınız var. 8 Mayıs gecesi bir ulusu yerin dibine gömmek isteyen
Kemallerinizin yarattığı bu cehennemden çıkmak isteyenler yürüdü o dağlarda. Belki
Zel Dağlarında, Bingöl dağlarında geceyi bir kandil gibi ışıtan ayışığı altında
yürüdüler. Siz kocaman bir güneşin yaydığı
bir ışığı hala göremediniz oysa! Cehennemden çıkmak isteyenlerin aklına belki
de farkında olmadan Dante’nin bu ifadeleri geldi:
Bu
kutsal mı kutsal sudan, yeni yapraklara
bürünmüş taze bir fidan gibi canlanıp da,
arınmış olarak eski yerime vardığımda
çıkmaya hazırdım, artık yıldızlara.
Âraf XXXIII(142)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder