Bu çalışmayla
günde 3-4 arkadaşın fikirlerini derli toplu öğrenme imkanı bulacağız ki ben çok
önemsiyorum. Basının çürümüş kafalı kalantor kalemlerinden ziyade daha dinamik
fikirler, daha gerçekçi çıkarımlar yapmamızı sağlar bu tarz. Tek soruya farklı
cevaplar.
Soru: Türk devleti ile PKK
arasında yeni bir barış kapısı aralandı. Bu defa bu görüşmelerden umutlu
musunuz? Hükümet kanadı ısrarla "al-ver(mübadele)" den kaçındığını
görüşmelerin bu şekliyle yürümeyeceğini dillendiriyor. Bunu gerçekçi buluyor
musunuz? Her iki tarafın avantajları ve sınırlılıkları nelerdir sizce? Süreci
bu avantaj-sınırlılıklar sekteye uğratır mı?
İhtiyatlı
umutluyum. Kamuoyuna yönelik hamasi açıklamaların anlamsız olduğunu tarihteki
diğer müzakere örnekleri de gösteriyor bize. Sorun bence o açıklamalar değil.
Sorun daha çok Cumhuriyetin hepimize aşıladığı o kafalardaki “Türkiye Türklerindir” zihniyetinin
hükümete ve Ak Parti’ye ne denli sirayet etmiş olduğu. O ezberi kırmak zor, ama
imkânsız değil.
Hükümetin avantajları arasında ulusalcıların
ve Cemaaçilerin Oslo sürecindeki bütün baskı, direniş ve sabotaj girişimlerine
rağmen, o süreci bir noktaya kadar getirebilmiş olması; savaştan beslenen
silahlı kuvvetlerin belli bir oranda geriletilmiş olması, Başkan olmak isteyen
Erdoğan’ın elini daha da güçlendirme arzusu gibi dış ve iç etmenler
sayılabilir. Bunlar hükümetin daha cesur olmasını sağlayabilecek şeyler. Dezavantajları
arasında yükselen milliyetçi hamasetin siyasete hakim durumu; kendi inancını bir şemsiye olarak her derde
deva gören ümmetçi kibir (ki sosyalist kibire çok benzer); ve güvenlikçi
politikalarla devlet içinde yaşam alanı bulan Cemaatin barışla karşı çok daha
ciddi bir direnç gösterecek olması sayılabilir. 2014 Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde oy kaybetmemek de önemli olacak. Bunlar hükümete Mehter yürüyüşü
yaptırabilir.
Kürt örgütlü
hareketinin avantajı mevcut halk desteği ve “Kürt sorunu”nun konuşulabilmesini sağlamış güç olması. Bu ona doğal
olarak müzakere masasında olmayı kazandırıyor. Bütün hamasi açıklamalara rağmen
hükümet de müzakerelere yeşil ışık yakarak bu konumu fiilen tanımış durumda.
Dezavantajı liderlerinin hapiste bulunması ve devletin bunu örgüt içi çatışma
yaratmak için kullanabileceği gerçeği.
İkincisi de kitlesindeki daha radikal grupların müzakereleri bir taviz olarak
tanımlayıp direnç gösterme olasılığı.
Süreç bu sebeplerle sekteye uğrayabilir, hatta
kesilebilir. Önemli olan baştan şeffaf bir müzakere düzeni oturtmak, iki
taraflı askeri eylemleri durdurmak , olası aksaklıklarda süreci anlamsız
kılacak geri adım atılmayacağı güvencesini vermek, müzakerede eşitliği sağlamak
için Kürt örgütlü hareketinin liderinin Masada özgürce bulunmasını sağlamak.
Zor mu? Zor. İmkânsız mı? Hepimiz için umarım değil.
@Zbydsr (Kürt, liberal
gazeteci) liberali ben yakıştırdım
Geçmişte yaşanan Oslo Görüşmelerinden yola çıkarak, bu yeni sürece temkinli
yaklaşmak durumundayız. Diyarbakır’da sokağın nabzını tuttuğunuzda herkesin
temkinli yaklaştığını görebiliyorsunuz. Aslında sadece sokak değil, hem siyasi
parti temsilcileri, hem sivil toplum örgütleri başlayan bu yeni sürece temkinli
yaklaşıyor. Bende herkes gibi temkinli yaklaşıyorum ancak bu umutsuz olduğum
anlamına gelmiyor. Her şeyden önce
görüşmelerin, doğru adresten başladığına inanıyorum. PKK Lideri Abdullah Öcalan
bu sorunun muhatabı, bunun anlaşılmış(kabul edilmiş) olması çok önemli. Değerli
bir önemli nokta ise BDP’nin sürece dahil edilmesi ve görüşmelerin kamuoyundan
saklanmaması. Müzakere süreci, Abdullah Öcalan, BDP ve Kandil ile yürütülürse
başarıya ulaşılacağını düşünüyorum.
Peki, bundan sonra ne olacak?
DTK Eş başkanı Ahmet Türk ve BDP Batman Milletvekili Ayla Akat’ın
Abdullah Öcalan ile görüşmesinden kısa bir süre sonra, AKP Genel Başkan
Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Terörle
kararlı mücadele devam edecektir”, KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat
Karayılan, “2013 hazırlıklarımızı
gevşetmeden sürdüreceğiz” açıklamalarında bulundu. Anlaşılan o ki,
müzakereler çatışmaların gölgesinde devam edecek. Çatışmalı süreç müzakereleri
sekteye uğratabilir bu durum iki taraf için büyük risk. Görüşmeler yeni
başladı, hemen bir sonuç alınmasını beklemek anlamsız. Ancak ilerleyen
dönemlerde karşılıklı ateşkes ilan edilmeli. Sadece PKK’den silah bırakmasını
istemek sorunun çözümüne çok uzak ve gerçek dışı olur. İki taraf silah
bırakmalı. Adımlar tek taraflı değil, karşılıklı atıldığı sürece çözüme
yaklaşılır.
Müzakerelere Abdullah
Öcalan ile başlaması, sürece BDP Miletvekillerinin dahil edilmesi, Kürt hareketi
açısından büyük bir avantaj. Ana akım medyanın genel olarak sorunun çözümü
taraftarı olması Türk kamuoyunu hazırlama açısından çok önemli.
Son olarak Murat Karayılan’ın, “Şimdi bölge kaynıyor, silahlanma her
tarafta gelişiyor. Sivil-sıradan insanlar bile, Suriye’de, Irak’ta,
Kürdistan’da ve Ortadoğu’nun hemen her yerinde silahlanıyor. Bu konuda
böylesine devindirici gelişmeler yaşanırken, PKK’nin silah bırakmasını
tartışmak kolay değildir. Bu güçlerin devletin tutarlılığına ilişkin ikna
edilmesi gerekmektedir. Önderlik İmralı Tecrit Sistemi
altında bulunduğu sürece sen devletin tutarlılığına ilişkin, tek bir kişiyi
bile ikna edemezsin” sözleri iyi okunmalı.
Umulu olmak istemekle birlikte, en azından
görüşmelerin bir tarafından umutlu olmamak için bir sürü sebep var. Türkiye
tarafı şimdiye kadar hep taktiksel yaklaştı barış görüşmelerine. Ayrıca devleti
oluşturan yapılardaki iç çelişkilerin yansımaları da bu süreci baltaladı
sıklıkla. Hükümet kanadı Sünni Türkler dışında bütün kimlikleri (Dinsel-etnik-mezhepsel)
bir şekilde şeytanlaştırdı. Bunu yaparken de genelde dini hassasiyetleri
kullandı. Alevilerin ülkeyi ele geçirmeyi planladığı vurgusu, PKK, BDP'nin
aslında Müslüman olmadığı suçlamaları vs. Bundan dolayı eğer istese dahi (ki
ben samimiyetine inanmıyorum) çok açık şekilde Kürt hareketi istedi, biz de
verdik şeklinde "yenildiğini" gösterecek durumlardan kaçacaktır.
Kürt hareketinin avantajları;
çok yoğun şekilde operasyon yemesine rağmen (binlerce KCK tutuklusu) nicelik
olarak bunu doldurabilmesi fakat yine de bu operasyonlardan etkilenmedi
diyemeyiz. Ayrıca Batı Kürdistan'da PYD'nin hakimiyeti eline alması. Biraz da
Suriye'nin içinde bulunduğu durum sıkıştırıyor hükümeti, onca propagandaya/
(gizli,açık) desteğe rağmen bir türlü Suriye'de istediği şekilde başarıya
ulaşamadı. PYD'nin Türkiye'nin desteklediği çetelerle mücadelesinde başarıya
ulaşması da Suriye politikasında başarısız olma sebeplerinden. İktidarın en
büyük avantajı ise taban olarak yaslandığı Sünni-Türk-muhafazakar kitlelerdeki
en önemli rakibi MHP'nin politik olarak tamamen dağılmış olması, referandum
sürecinde lider-töre-doktrin üçlemesine sahip bu parti liderliklerini
dinlemedi. AKP'nin tabanından en çok oy alabilecek yapı bu kadar dağınıkken
daha rahat politika yapabilir. Dezavantajı ise yaklaşık 1 yıldır ortaya
serildiği gibi, iktidar partneri olan cemaat ile olan gerginlikleri, cemaat bir
şekilde AKP'yi sıkıştırabileceği fırsatı kaçırmayacaktır.
Ayrıca, süreçten en çok
etkilenecek PKK'nin dağ kadrosunu süreç dışında bırakma çabaları var. Bu da
kritik. Şimdilik BDP Kandil olmadan çözüm olmayacağını söylerken, hükümete
yakın yazarlar vs. Kandil'i tamamen dışlamaya çalışıyor. BDP'nin ısrarı ve
Kandil'in tavrı da çok önemli.
@rojyasin ( Kürt, politik yelpazenin halk Kürt’ü) kendi tanımı
Sürdürülebilir olmaktan çıkan her savaş bir gün bitmek zorunda. Bu savaşın
ve fiili işgalin sürdürülebilir olmadığını görmek için ya kör olmak ya da
Türkiye'de her hangi bir Strateji/Düşünce kurumunda çalışıyor olmak gerek. Onun
için evet umudum var bu savaş bitecek.
Bu sürecin ve diğer sürecin (Oslo)
lokomotifi Türkiye olmadığından basına ve kendi iç kamuoyuna ne
dediklerinin de bir önemi yok. Ayrıca Oslo sürecindeki demeçlerinden çok boş ve
aynı zamanda yalan konuştuklarını hatırlıyoruz. En az takılması gereken
noktalardan biri bu diye düşünüyorum.
Kürt Siyasi Hareketi'nin en büyük
avantajı "haklı olmak" bunun dışında sayılabilecek bütün diğer
avantajlar bunun alt başlığı olur. Ayrıca Rojava eksenli gelişmeler, değişen
Ortadoğu ve Dünya dinamikleri, oy oranlarındaki ezici üstünlük, halk desteği
gibi diğer bazı avantajlar sayılabilir.
Türkiye'nin ise tek bir avantajı var "barış' için zorunlu diğer partner olması. Sonu belli bu satranç oyununda Fairplay'ın ruhuna aykırı hareket edip belki de pata olur umuduyla oyunun süresini uzatıyor. Buna karşılık Kürt Siyasi Hareketi'nin en büyük dezavantajı coğrafi kopukluk (Ada-Dağ-Diaspora) ve buna bağlı olarak karşılıklı (sanal olmayan) istişare eksikliği. Son söz olarak: Kürtleri çok güzel günler bekliyor ama bunu AKP görür mü bilemiyorum?
Türkiye'nin ise tek bir avantajı var "barış' için zorunlu diğer partner olması. Sonu belli bu satranç oyununda Fairplay'ın ruhuna aykırı hareket edip belki de pata olur umuduyla oyunun süresini uzatıyor. Buna karşılık Kürt Siyasi Hareketi'nin en büyük dezavantajı coğrafi kopukluk (Ada-Dağ-Diaspora) ve buna bağlı olarak karşılıklı (sanal olmayan) istişare eksikliği. Son söz olarak: Kürtleri çok güzel günler bekliyor ama bunu AKP görür mü bilemiyorum?
Farklı görüşlerden
devam edecek bu çalışma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder