Paris suikastları, Fransız ve Türk devletinin olayı
aydınlatmada geciktiği her dakika yeni bir kirlilik alanı yaratıyor. Bugün hükümete
yakın birkaç gazete olayı sulandırmada, esas katilleri gizlemede ne kadar
marifetleri olduklarını kanıtlamak için ellerinden geleni yapmışlar;
Diğeri Yenişafak http://www.gazeteoku.com/gazete-mansetleri/yeni-safak-gazetesi.html
Taraf ve Yenişafak’taki haberler muhabir imzalı. Yalnız iki
muhabir de kopya cümlelerle doğru bilgilerin içine kattıkları yönlendirme
ifadelerle başından beri cinayetlerin örgüt içi infaz olduğunu teorisini
kanıtlamak için her boku yemiş. Polis güya Ömer Güney’in Ankara’da görüştüğü 8
kişiden ikisinin PKK’li olduğunu söylemiş. Bu PKK’lilerin kimler olduğu ise
muamma, henüz bu PKK’lilere yönelik bir gözaltı falan da yok. Muhtemelen birkaç
gün sonra bir gizli tanık yaratılır ki bu gizli tanık da ya polis ya da başka
bir unsur olur, bu iddiayı destekleyecek birkaç ucube bilgi daha servis edilir.
Ömer Güney’in örgüt içine sızdırılmış bir unsur olduğu belirginleşiyor, tüm
veriler bunu gösteriyor. Sadece Güney’in kendi itirafı eksik bu konuda. Bunca doneye
rağmen, Güney’in kirli ilişkilerini gizleme çabasına giren bir cenah var
Türkiye’de… Bu cenahın başını cemaate yakın kalemşorlardan Emre Uslu ve
benzerleri çekiyor. Henüz olayın sabahında iç hesaplaşma diye yana yakıla
yarattıkları puslu ortamlardan adeta diğer katilleri kaçırtma telaşı var. Türk
basını, Türk polisi menşeili olmadığı sürece Paris Suikastlarının üstündeki
perdeyi aralamamaya özen gösteriyor. Bugün ayrıca Yenişafak’ta Fransa
büyükelçisinin Laurent Bili’nin açıklamaları vardı http://yenisafak.com.tr/gundem-haber/tetikci-kesinlikle-omer-guney-30.01.2013-463816?utm_source=manset-15&utm_medium=df&utm_campaign=manset-15
Bili, adeta bu cinayetlerin çözülmesi
durumunu Fransa’nın Mali’ye yaptığı askeri harekata Türkiye’nin desteği olup
olmayacağı şartına bağlamış. Hatırlarsanız PKK ve Öcalan da Avrupa Gladyosu
ile bunlarla irtibatlı Türk devletinin yeni yetme sahiplerini işaret
etmişlerdi. Eğer bir fotoğraf istenecekse Büyükelçi L. Bili’nin açıklamaları
ilk görüntü olabilir Öcalan’nın açıklamalarına…
Daha önce http://www.cengizchefikir.blogspot.com/2013/01/qmislodan-parise-terorist-hucreler.html
bu yazımda cinayetlerin işlenme amacına dair bazı kestirmelerde bulunmuştum. Cemaat
ve polis medyasının telaşlı bir şekilde yangından mal kaçırırcasına olayı flulaştırma
çalışmaları iddialarımı kuvvetlendiriyor. Emre Uslu ve benzerlerinin şimdilik
tüm çabası, bu flulaştırma oyununu sürdürmeleri… Ömer Güney’in Türkiye giriş
çıkışları ve bağlantıları henüz açıklanmadı. Eğer MİT, kurumsal olarak bu
operasyonun dışındaysa ( ki içinde
olması neredeyse Fransa ile bir savaş sebebi sayılabilir, çünkü yurtdışı
operasyonları hükümet kararı olmadan mümkün değil.) Cemaat medyası ve ekipleri
yakında olayı MİT müsteşarına ve olası barış yanlılarına bağlayabilir. Böylece cinayetleri
organize eden ekibin el altından da propagandası yapılacak ve Hakan Fidan
ekibine yönelik yeni adaylar parlatılabilir.
Cemaatin, aralıksız bir yıldır Hakan Fidan ve ekibinin başarısız
istihbarat çalışmaları yaptığı şeklindeki haberleri biliniyor. Bu durumda MHP-BBP Cemaat koalisyonu yabana
atılır bir ihtimal değil.
Sorular:
1.
Ömer Güney eğer PKK'li ise çatışmalı sürecin en
kanlı döneminde (Ağustos-Aralık arası) nasıl olur da elini kolunu sallayarak
defalarca Ankara’ya giriş çıkış yapabiliyor?
2.
Ömer Güney’in işbirliği içinde olduğu kimselere
yönelik neden bugüne kadar operasyon yapılmadı? Yoksa bazılarının iz
kaybettirmesi için fırsat mı yaratılıyor?
3.
Ömer Güney’in olası milliyetçi ve operasyonel
bağlantıları açığa çıkınca Türk basını neden olaya dair haberlerine anında son
verdi?
Bazı cinayetler arkasında şüphe
uyandırıyor, doğru lakin Paris cinayetleri şüphe değil arkasında çok belirgin
izler bırakmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder