Kürt Kemalizmi
kavramını hangi akıllı dolaşıma soktu bilmiyorum, bu kavramın da Kürtlere karşı
geliştirilen tasfiyeci ve sömürgeci dille ilgisi olduğu kesin. Kemalizm
dediğimiz şey ekonomik olarak geri kapitalist ilişkilerin var ettiği devletin kontrolüyle
sermayenin korporatif tahakküme dönüşmesi, politik olarak “elit,
imtiyazlı, kaliteli” bir Türk ulusu yaratıp sosyal, kültürel ve tüm bilimsel
çalışmaların bu ulusun hizmetine sokulması olarak anlaşılabilir. Daha önce
binlerce kez bu kavram çözümlenmiştir. Özcesi kapitalizmin devlet eliyle
güçlendirilip ordu-sermaye-siyaset uzlaşmasının bir sonucu olarak Türk ulusunu
yücelterek var etme rejimidir de denebilir. Bu anlamda başka halkların, ulusların,
inançların inkarı ve asimilasyonu temelinde kendisini üreten, insani açıdan yönetme işinin tüm zararlı sonuçlarının
toplamıdır Kemalizm. Temel politik argümanları demagoji ile şekillenir. Siyasi,
etnik, sosyal, kültürel ve dinsel tekçilik üstünden tarihi, bilimi, nesnel
gerçeklikleri kendi memurlarına ( öğretmen, akademisyen, maliyeci, doktor,
hukukçu, tarihçi, felsefeci vs. vs. vs.) çarpıtarak haklı olduğuna inanan tüm
varlığını sahip olduğu iç ve dış korkulara borçlu akıl dışılıkların zirvesidir.
Başarılı da olmuştur. Kürtler açısından gizlenmiş apartheid yasaların uluslararası alanda kabul görmesidir. Kendi hizmetinde sol, sağ, din karakterli birçok siyasi ve
askeri örgütü ve kurumu kullanmıştır. Gel gelelim Kürt hareketinin tüm kurum ve
kuruluşlarını Kemalist olmakla itham eden fikir ve yorum sefaletine:
-
Mustafa Kemal, Osmanlının hazır devlet
örgütlerinin üstüne çullanarak bir egemenlik alanı açmıştır kendisine. Öcalan ise
birkaç arkadaşıyla birlikte sıfırdan oldukça haklı taleplerle Kürtleri kendi öz
yönetimlerini oluşturmak için örgütleme işine girişmiştir. Yani dünyadaki
ulusal kurtuluş devrimlerinin doğası neyse Kürt hareketi de o doğanın zemininde
yaşam alanı bulmuştur.